SURATINA B.K YAPIŞMIŞ ADAMLAR!
Namuslu devlet adamlarını sürdüren,
Merkeze aldıran sefiller!
Kendi hemşehrilerinden korkarak
Korumasız gezemeyen sefiller!
Namuslu insanlarla
Uğraşmaktan bıkmadınız
Kudurdunuz hepiniz.
Ama bilmiyorsunuz ki
Namuslu insanlarla uğraştıkça
Sizin namusunuz gitti.
Şerefli insanlarla uğraştıkça
Sizin şerefiniz gitti.
Ve
Sonunda millet size;
“Suratına b.k yapışmış adamlar”
Dedi.
Mertebenizi buldunuz…
Koskoca Manisa’da
“Suratına b.k yapışmış”
Topu topu beş sefil adam.
Sağdan say beş,
Soldan say beş...
İnsan içine
Nasıl çıkacaksınız
Sefiller!
Namuslu insanları
Merkeze aldırdınız ama
Millet de sizi
Fosseptik merkezine
Aldırmış bulunuyor…
SURATINA B.K YAPIŞMIŞ ADAMLAR…
Bir şeyi unutuyorsunuz;
Hukukun timsali,
Vicdan sahibi
Hâkimlerimizi
Ve
Cumhuriyetin bekçisi
Cumhuriyet Savcılarını da
Sürdürebilecek misiniz?
Bunu hiç aklınıza getirdiniz mi?
SURATINA B.K YAPIŞMIŞ ADAMLAR!...
Saruhan Gönül Dostları 2 Mayıs 2008
-----------////////////////////////////////////////////////////////////----------
BURASI
"MAYMUNLAR CEHENNEMİ"
Burası Manisa;
Tarzanımız da var,
Maymunlarımız da var,
Yamyamlarımız da var.
MAYMUNLAR CEHENNEMİNDE
KIRAN KIRANA MAÇ.
MANİSA VALİSİ MERKEZE ALINDI.
Burası Manisa;
Maymunlaştıramadıklarını sevmezler!
Burası Manisa;
Namuslu Vali’ye yer yok!
Burası Manisa;
Maymunlaştıramadıklarına yer yok!
Yeni Valinin kanına girebilecek misiniz?
Yolsuzluklarınızı,
Ahlaksızlıklarınızı,
Peşkeşlerinizi
Onaylatabilecek misiniz?
Manisa'da
Şerefi temsil eden,
Haysiyeti temsil eden,
Adaleti ve asaleti temsil eden,
İnsanı ve insana saygıyı temsil eden
Ve bunu,
Onurlu ve dik duruşuyla,
Nezaket ve zerafetiyle süsleyen
Sayın "Merkez Valimiz"
REFİK ASLAN ÖZTÜRK’ü
Manisa tarihinin
Beyaz Sayfalarına
Altın harflerle yazıyoruz.
--------------////////////////////////////////////////////////////////////////////-------------
Namuslu insanlarla uğraşmayın.
Sizi Allah çarpar.
Allah’ın çarpması
Kulların çarpmasına benzemez.
Aklınızı başınıza alın!!!
Bugün namuslu Vali
Yarın namuslu Emniyet Müdürü
Öbür gün kim?
Sonunda kabağı kırdınız
Rezil oldunuz;
Anlamıyor musunuz?...
Yıllar önce bir namuslu Vali daha vardı.
Ancak bir buçuk yıl kalabildi Manisa’da.
O zaman bir Vali’yi merkeze almak ta
Öyle kolay değildi.
Milletvekilliğini rüşvet gibi kullanarak
Ancak kurtulabildiniz ondan.
Rahmetli Vali Ahmet Balkan'dan bahsediyoruz.
Ondan aceleyle kurtulmak istediniz
Çünkü
Manisa’nın şifrelerini çözmüştü.
Zamanın Başbakanı kendisine;
“Seni milletvekili yapmak istiyorum” dedi.
Bilindiği gibi
Partiye adaylık harcı istenince
Valimiz;
“Ne para veririm ne de milletvekili olurum”
Dedi.
Başbakanımız da
“Tamam, sen milletvekilliği harcını yatırma”
Diyerek
Belki de tarihte ilk defa
Valimiz Ahmet Balkan
Milletvekili adaylık harcı vermeden
Meclise giren ilk vekil oldu.
Rahmetli Valimiz Ahmet Balkan’ın
Bütün hatıraları bizdedir.
Aziz hatıraları…
Dileriz ki artık bu şehirde
Namuslu devlet adamlarıyla uğraşılmasın.
Aksi halde başınıza
Manisa Dağı’ndan kopan kaya gibi
Felaketler düşecektir…
Saruhan Gönül Dostları 2 Mayıs 2008
----------//////////////////////////////////////////////////////////////////----------
BANA GÖRE SIRRI YÜKSEL CEBECİsirriyuksel.cebeci@tercuman.com.trManisa’ya vali olmak 30.04.2008 |
Merhum Turgut Özal döneminde önemli görevler üstlenmiş, temiz ve dürüst bir siyasetçi olan AKP Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem, uyarı niteliği de taşıyan ciddi bir özeleştiri yaptı. Özeleştirisinde atamalar konusu da vardı ve şöyle diyordu: “Bence AK Parti atamalarda liyakate önem vermeliydi. Hep belli kişiler ve belli görüşteki insanların atandığı kanaati var.” Vahit Erdem’in bu haklı özeleştirisi, “Yola devam” diyenlere vız gelmiş anlaşılan. Resmi Gazete’de yayınlanan kararnameye göre, dokuz ilin valisi merkeze alınırken, dokuz ilin valisi de değişti. Siyasi iktidarların bu tür tasarruflarda bulunması elbette doğal... Ancak dikta ile yönetilmediğimize ve tek partili rejimde olmadığımıza göre, siyasi iktidarın liyakate önem vermesi ve atamaları bu kritere göre yapması gerekmez mi? Gerekir ama, Bülent Arınç’ın milletvekili olduğu ilin valisi için böyle bir kriter asla söz konusu olamaz. O nedenle Refik Aslan Öztürk’ten sonra Manisa Valiliğine atanan eski Erzurum Valisi Celalettin Güvenç’e “Allah kolaylık versin” diyoruz. Kızdığımız kişilere, “İnşallah Manisa’ya vali olursun” diye beddua etmek zorunda kalmayalım da... Güzel Manisa’ya yazık olur. Devlet parasının önemi Bodrum tatiline makam otomobiliyle giden ve “Bütün valiler böyle yapar” diyerek kendini savunan Ordu Valisi’nin merkeze alınmasının yerinde bir karar olduğunu varsayalım... Peki... Ankara’daki toplantılara bile otobüsle giden... Şehirdeki özel işleri için minibüse binen... Makam odasında gündüzleri aydınlatma lambaları yakmayan... En sıcak günlerde bile klima çalıştırmayan... “Devletin parasına namusum kadar değer, ahlâkım kadar önem veririm” diyen... Daha önce valilik yaptığı Bilecik, Niğde ve Erzincan’da sıra dışı kişiliği, başarıları ve eserleriyle iz bırakan... Refik Aslan Öztürk’ün günahı ne idi? O Refik Aslan Öztürk ki, Bilecik Valisi iken, tatilini geçireceği yöreye ulaşmak üzere İzmir’den bindiği minibüsü kimlik kontrolü için durduran polisin, ayakta seyahat eden yolcunun Bilecik Valisi olduğunu fark ederek “Buyurun Sayın Valim, sizi biz götürelim” teklifine, “Hayır, tatildeyken devletin arabasını kullanamam” karşılığını vermişti. Şansı ve şanssızlığı Erzİncan Valisi iken ağır kalp krizi geçiren Refik Aslan Öztürk’ün, zamanın İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Genelkurmay’dan sağladığı askeri helikopterle hemen Erzurum’a nakledilmesini ve hayata dönmesini sağlamıştı. Öztürk, Manisa Valiliğine atanmasının üçüncü ayında da Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kalp ameliyatı da geçirmişti. Buna rağmen olağanüstü bir tempo ile gece gündüz çalışıyordu. 1995 yılında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, 2004 yılında Parlamento Dergisi, 2006 yılında da Meclis Dergisi’nce yılın valisi olarak ödüllendirilmişti. Ama bir şanssızlığı vardı: Bülent Arınç’ın memleketi Manisa’ya vali olmuştu. En büyük şansı ve mutluluğu ise, kaymakam ve vali olarak görev yaptığı bütün il ve ilçelerde çok sevilmesi, adeta efsaneleşmesi... Bu onur ona yeter. |
AHMET ÇINAR
Güle güle arkadaşım…
30/04/2008
Bizim Manisa basınında adettir.
Gelene övgüler düzülür de, giden iki satırla geçiştirilir.
Bilirsiniz, methetmeyi sevmem ama, bugün bu köşede övgüyü, saygıyı hak eden bir adamdan söz edeceğim.
Adı, Refik Aslan Öztürk.
Manisa Valiliği yaptı.
Şimdi merkeze alındı.
Gidiyor. O 14 Ocak 2006'da Manisa'da göreve başladığında, ben Tunceli'de askerdim. Askerden döndüğümde Manisa'ya yeni bir valinin geldiğini söylediler. Kendisiyle hiç tanışmadım. Gazete haberlerinden, olaylar karşısındaki duruşundan, tavrından, edasından tanımaya çalıştım. Kısa sürede de tanıdım. Hayatımda hiç valiyle, emniyet müdürüyle, kaymakamla, işadamıyla, bürokratla boy boy fotoğraflar çektirmediğim için, Refik Aslan Öztürk'le de fotoğrafım yok. Açılış, kutlama, toplantı, ödül töreni gibi etkinliklerden nefret ettiğimden, Refik Bey'le de fotoğrafım olmadı.
***
Kendisiyle sadece iki kez karşılaştım.
İlki valilik binasının koridorlarında.
Bir iş için gitmiştim valiliğe, hızlı adımlarla dışarıya çıkarken, arkamdan babacan bir ses, "Nasılsın arkadaşım?" diye seslendi.
Dönüp baktım, Refik Bey.
Ayaküstü konuştuk.
Yazılarımı dikkatle okuduğunu belirterek, hak etmediğim övgü dolu sözler etti. Mahcup bir boyun büküşüyle kızarıp bozardım, kendimi valilik binasının dışına zor attım.
***
İkinci karşılaşmamızsa, bir gece vakti oldu.
Değerli dostum Tahsin Bayrı'yla birlikte yemekten dönerken, subay lojmanlarının yanında aniden yüz yüze geldik. Bir tiyatro gösterisinden dönüyordu.
Ne makam otosu, ne korumalar, ne eskort, ne şamata. Sade ve alçakgönüllü bir zarafeti asla elden bırakmadan. Yine aynı içtenlikle, "Nasılsın arkadaşım?" diye seslendi.
Ayaküstü sohbete başladık. Söz döndü dolaştı yazılarıma geldi. Yazılarımı dikkatle okuduğunu, beğendiğini yineledi, beni yine iflah olmaz bir mahcubiyetin utangaçlığına sürükledi.
"Konumumuz itibariyle dile getiremediklerimizi yazman, bizi memnun ediyor, cesaretinize, açık yürekliliğinize hayranım" dedi ve tokalaşıp ayrıldık.
***
Refik Bey'le tüm tanışıklığımız, görüşmemiz, konuşmamız bundan ibaret.
Refik Bey…
Sevgili Refik Aslan Öztürk…
Hep hukuktan yana, haktan yana, yasalardan yana tavır koydu. Çevresini saran "kifayetsiz muhterislere" eyvallah etmedi.
Yalakalığa prim vermedi. Kendilerini "şehrin eşrafı" olarak gören içten pazarlıklı olanlara yüz vermedi.
Tam bir hukuk adamı gibi davrandı.
***
Manisa tarihinin en büyük "ham hum şarolop" olayı olan Sümerbank konusundaki duruşu çok sağlamdı.
Sümerbank'ın "üç-beş kişi" tarafından üç kuruşa alınıp, sonra da on katına bir şirkete satılmasını içine sindiremedi.
"Madem ki Sümerbank bu kadar değerliydi, niçin devlete kalmadı o para, niçin üç beş kişinin cebine gidecek" sorusunu sorar gibiydi her haliyle.
Nitekim Redevco'dan alınan paranın 47 kişiye dağıtılmamasından yana tavır koydu.
Refik Bey'in bu duruşunu beğenmeyenler çok oldu.
Elbette olacaktı.
Çünkü Refik Bey, siyaset esnafının, çarıklı kasaba politikacılarının, sonradan görme görgüsüz zenginlerin arsız yalakalıklarına asla ve asla yüz vermedi.
***
Spil'in bağrından alınan toprakları örtbas etmek yerine, üzerine gidilmesini sağladı.
Spil'in bağrına sokulan hançerin açtığı yaraya neşter vurmayı bildi.
Tonlarca toprağın alınıp nerelerde kullanıldığının ortaya çıkması için elinden gelen gayreti gösterdi. İlgili dosyayı bağımsız yargıya teslim etti.
***
Zerafetinin ardındaki sanatçı ruhunu, çizdiği karikatürlerde gösterdi.
Bizde genellikle vali, milletvekili, genel başkan, genel müdür gibi pozisyonlara sahip olanlar, içlerindeki yaratıcı potansiyele boş verirler.
Ama Refik Bey, karikatüre boş vermedi. Valilik etiketini işyerinde bırakıp, önündeki ak kağıda içindeki mizah duygusunu dökmeye çalıştı.
Yaşama mizahın penceresinden bakmak zordur. Sadece bilgi, beceri, düşünme yeteneği değil, aynı zamanda eleştirel bakış, özeleştiri, kendinle dalga geçebilme olgunluğu da ister.
Refik Bey, bu duygulara da sahip bir karikatür sanatçısıydı.
***
Refik Bey'in merkeze alınmasına ilişkin kulis haberleri yayılıyor, kulaktan kulağa fısıldanıyor. Sümerbank konusundaki "hukuk adamına yakışan" duruşu, Mesir Şenlikleri'nin tanıtımı konusunda tasarruftan ve ciddiyetten yana tavır alışı da etkiliymiş.
Ne denirse densin, ne söylenirse söylensin…
Refik Bey birilerini rahatsız etti. Klasik bürokrat tiplemesinin dışında durdu.
Gelene ağam, gidene paşam demedi. Yasaya baktı, hukuka baktı, adalete baktı.
Dik durdu, omurgalı durdu.
Bilirsiniz… Bu memlekette dik duranı, omurgalı duranı sevmezler.
Doğru söyleyeni de dokuz köyden kovarlar.
Bukalemunluk makbuldür, eğilip bükülmek geçer akçedir bu memlekette.
***
Refik Bey…
Değerli arkadaşım…
Hepi topu iki kez ayaküstü görüşmemize karşın, içimizde karşılıklı bir sevginin oluştuğunu düşünüyorum. Büyük-küçük, genç-yaşlı, ünlü-ünsüz herkese içtenlikle "Arkadaşım" diye hitap ettiğiniz, edebildiğiniz için, çatık kaşlı asık suratlı devlet adamı imajını yerle yeksan ettiğiniz için, sizi
"Arkadaşım" diyerek uğurlamak istiyorum.
***
Ben yaklaşık iki yıllık bir durumun muhasebesini yapmak istedim bu yazıda.
O kadar.
Güle güle arkadaşım… '
Manisa Haber Gazetesi
------------//////////////////////////////////////----------
Bizi de "Merkeze Aldırın."
....Sonra?...
"Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersek kahbeyiz millet yolunda bir azîmetten"
Biz Devlet Memuru değiliz.
Bizi milletin bağrından
Söküp atamazsınız,
"Merkeze" de aldıramazsınız.
Biz Milletin memuruyuz, Milletin!...
SİZE BİR DERS:
Yunan işgalinin son günlerinde
Yerli işbirlikçiler
Rumları teselli ediyorlardı…
Nasıl?
Yunan Ordusu
1 Eylül 1922 de bozguna uğramış,
Vagonların altı üstü dolu.
Yunan askerleri de
Sakat makat ricat ederken
İşbirlikçi bohçacılar;
“Yunan askerleri topluca izne gidiyorlarmış, üzülmeyin”
Diyorlardı.
Şimdi aynı bohçacılar işbaşındadır.
Bunları çok iyi tanıyoruz…
Bu soysuzlara
Rumlar bile acıyarak bakıyor,
“Bunlar ne biçim insan”
Diyorlardı.
SOYSUZLAR!
Biz birşey demiyeceğiz.
Aziz Şehitlerimizin Ruhaniyeti
Sizleri boğacaktır!
Saruhan Gönül Dostları 2 Mayıs 2008
---------/////////////////////////////////////////////////////////////---------
YENİ VALİMİZ GELİYOR.
Manisa Tarzan’ın maymunları
Ve
Manisa ormanlarının yamyamları
Fosseptik çukurunda
Yeni Valimizi bekliyor.
Bu ortamda
Manisa’ya Vali olmak
Ya anadan ya da babadan
Beddualı olmak gibidir.
“Maymunlar Cehennemi”nde
Vali olmakla;
Eski Valilerimizden
Rahmeti Sayın Ahmet Balkan
Ve Sayın Valimiz
Refik Aslan Öztürk gibi
Ya kısa sürede sürgün edilerek
Büyük şerefe ulaşırsınız,
Milletin gönlünde taht kurarsınız;
Ya da
Fosseptik çukurundakilerin yanına….
HOŞ GELDİNİZ YENİ VALİMİZ.
Saruhan Gönül Dostları 4 Mayıs 2008
----- /////////////////////////////////////////////////-----
KINA YAKIN!
Manisa yasta sanki.
Valisinden ayrılışın
Hüznü çöktü koca şehre.
İçin için ağlıyor şimdi.
Ve maşerî vicdan soruyor,
Israrla soruyor:
Bu asîl insan ne yaptı size?
Size veya Şehre
Ne zarar verdi?
Beyt-ül mala el mi uzattı?
Başkasının hakkına göz mü dikti?
Halkı/devleti temsilde zaafiyet mi gösterdi?
Haksızlık, adaletsizlik mi yaptı/yaptırdı?
Hırsızlığını, uğursuzluğunu mu gördünüz?
Görev süresi boyunca
Kime nezaketsizlik yaptı?
Haramzade/dinozor gurubunuz dahil
Hangi birinizin kalbini kırdı?
Rüşvet aldığını gördünüz/duydunuz mu hiç?
Bir kişiye iltimas geçtiğine şahitliğiniz var mı?
Bir kere yalan söyledi mi size?
O zaman, ne alıp veremediğiniz var?
Namuslu bir Vali
Neden rahatsız etti sizi bu kadar?
Şimdi
Manisa’da yaşayan insanlara
Nasıl açıklayacaksınız bu yaptığınızı?
Bizi yine işgal günlerine götürdünüz.
Eski pisliklerinizden birini daha hatırlattınız.
Paylaşalım:
Yunan'ın
Manisa'yı işgalinden önceki günlerdi...
Millî Mücadeleyi başlatacak,
Belki de İşgalcileri Manisa’ya sokmayacak
Kahraman bir (Mutasarrıfımız), Valimiz vardı…
İşbirlikçi sürüleri rahat durmadı.
Bölge Yunan işgalcilere hazır edilmeliydi.
Halk kesinlikle direnmemeliydi…
Tek engel vardı;
Vali.
Ve derhal “Merkeze alınmalıydı.”
Gereği yapıldı.
Yerine kim getirildi biliyor musunuz?
Hüseyin Hüsnü Bey!
Namı diğer HÜSNÜYADİS !...
Sonuç ne oldu?
Der gibisiniz.
Sonucu bütün Millet biliyor.
Unutanlara hatırlatalım:
Yunan gâvuru Manisa’da
Tam 3,5 yıl kalıyor.
Taş taş üstünde kalmamış,
Şehir bütünüyle ateşler içinde.
Ve
15.000 Şehit.
Peki... Mutasarrıf mı?...
Onu da
Manevi (!) mirasçılarına sorun,
Varsa yürekleri anlatsınlar!...
-Şimdilik bu kadar, bizi konuşturmasınlar-
Saruhan Gönül Dostları 8 Mayıs 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder