16 Ocak 2011 Pazar

EDİTÖR: MENEMEN OLAYI YORUMU...


Üzerine Menemen Olayının kara lekesi yapıştırılan,

O meş’um hadisenin tezgâhlandığı

Türkmen Beldesi

Saruhan Sancağından haykırıyoruz:

YETTİ GARİ...!



Edepsizler, bunca sene konuşmayışımızı

Korkaklığımıza yordular.

Edebimizi asla bozmadan,

Haddi aşanlara haddini bildirmesini biliriz.





 Şu hale bakın!

Türkiye’nin ilk komünistlerinden

 Polonya Yahudisi

Prens Sabahattin’in Yeğeni Nazım Hikmet;

Onca eserinde, Kubilay’dan “şehittir” diye

Bir tek cümle bahsetmemiş!...



Şu hale bakın!

Biz biliyoruz ki;

Manisa Mutasarrıfı Hüseyin Hüsnü (nam-ı diğer Hüsnüyadis),

Şeyh Sukûti, Derviş Memet;

Akdeniz’e dökülen işgalcilerle birlikte

Yunanistan’a kaçıp yerleşiyor;

Orada Hıristiyan oluyor,

Sonra da "dervişimiz"

Yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde,

Arananlar listesinde olmadığını öğrenince

Geri dönüyor.



“Belge Manyakları” için de bir ipucu verelim;

Bir zahmet Milli Emniyet’in kayıtlarına giriversinler.





Şu hale bakın!

Siyonist-Haçlı irticanın,

Hıristiyan yaparak gönderdiği sapıkları

“İslamcı ayaklanmacılar” diye yutturacaksın;

Siyonist-Haçlı irticanın üretip beslediği

Malum tarikatı kullanacaksın;

Cami avlusunda kelle keseceksin

Ve buna

"İslamî kıyam" diyeceksin;

Sonra da dönüp

Siyonist Masonluğu laiklik diye yutturacaksın…



Sefaratlar’ın ve Kriptolar’ın

Siyonist-Haçlı irtica ayaklanması da;

Judeaizmin laiklik kılıfıyla İslam’a çatması da;

Aynı Sebataist merkezin emridir,,,

Patronları aynı bunların...


Menemen’i kınamak size mi düştü?...

Yeter artık!

Oyun bitti!





Şu hale bakın!

İslam’ın 3 büyük halifesini şehit edenler;

Attila’yı, Fatih’i zehirleyenler;

İnsanlığın, adaletin ve erdemin düşmanı

Yahudi İbn-i Sebe zihniyetinin  "torunları" değil mi?...

Onlar şehit etmedi mi aynı zamanda

Mustafa Kemal’i, Yakup Cemil’i, Kubilay’ı;

Menderesleri, Bitlis Paşaları…





 Şu hale bakın!

Camiler kapalı,

Ezan susmuş,

İşgal komutanlığı yönetime el koymuş;

Emperyalist ortaklar Manisa’nın resmî binalarına yerleşmiş;

Ulu Camii kiliseye dönmüş,

Hatuniye Camii "samanlık" olmuş,

Üç sene üç ay bu şartlarda sesini çıkarmayacaksın,

Yunan karakoluna “ikramda” yarışacaksın;

Kahraman Türk Ordusu gelip,

Fahrettin Altay Paşası'yla seni kurtaracak;

Camiler açılacak,

Ezanlar coşacak;

 Ve sen isyana kalkışacaksın!

Neye, Kime İsyan ediyorsun?...



“Şeriat gelsin” miş!...

“Din elden gidiyor” muş!...

İnsaf!…

İnsaf!...



 Şu hale bakın!

Suikastla amacınıza ulaşamıyor,

İzmir’de Gazi’yi yok edemiyorsunuz;

İlişkiler ağınız ve kastınız ortaya çıkınca idam ediliyorsunuz,

(Dr. Nâzım, Dr. Cavit, Canpolat);

Sonra intikam hırsıyla, takiyyenizi bile unutarak,

Cami avlusunda yaralı Türk Subayı’nı

Testere ile kesiyorsunuz…

Ve siz

“Şeriatçı” oluyorsunuz!

Öyle mi?...

 Hangi şeriat?

Kimin şeriatı?



 Şu hale bakın!

Hıristiyan olan üç kahramanımız(!),

Yunanistan Elefsis’te,

Yunan/İngiliz yetkililerle,

İsyandan altı ay önce toplanacak;

Planlar yapacak;

İsyan tutarsa,

Ege’yi yeniden işgal etmenin bahanesi hazır olacak;

Gemiler Midilli açıklarında hazır vaziyet bekleyecek;

Beyefendiler Girit Bedirhanları’yla,

Manisa kriptoları’yla anlaşıp,

İsyanı başlatacak!...

İsyan başarılı olmazsaaa,

Beyler yine kazanacak!



Nasıl?...

Atasını, milletin gözünde

“din düşmanı” belletmiş olacak;

Vay vay vay!…



 Şu hale bakın!

Güya “şeriat” getirmek isteyenlerin

İsyana başlamak üzere

Seçtikleri güne bir bakar mısınız?...

23 Aralık!...

23 Aralık, onların Noel Bayramıdır.

Bir Noel gününü seçmeleri,

Tesadüf eseri midir?

Türk kanı içmek için

Bir Noel gününü,

Kimin emriyle seçtiklerini

Öğrenin de gelin!...



  Şu hale bakın!

Güya “ÖZGÜRLÜK PARTİSİ” kurmuşsunuz da,

Onu gölgelemek için

“Bazı eller” tezgâhlamış Menemen İsyanını…

Sevsinler sizi!…

Sizin Özgürlük Partisi dediğiniz Judeaist Parti,

1926 yılında İzmir’de,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e

Suikast yapan parti değil miydi?...

Demokrasiymiş, özgürlükmüş!…

Düpedüz Yahudi faşizmi bunun adı!…

Apacık “Türkiye’yi Yahudileştirme Partisi”



Değilse açıklayın;

Halide Edip Adıvar ve eşi

1926’dan 1939’a kadar neredeydiler?…

İngiliz botuyla kaçıp

Tam 13 yıl kaybolan

Bu “saygın” insanlar,

Atatürk ölünceye kadar

Neden Türkiye’ye dönemediler?...

Neden acaba?...

... 



 Bütün bu yaptıklarınız yetmezmiş gibi,

Birde dönüp diyeceksiniz ki:

“Canım üç beş esrarkeşin işi !...”

“Niye bu kadar üstünde duruyorsunuz!...”





Pes doğrusu!...

Bu kadarına da pes doğrusu!

İnsan “saman” gibi laflar etmeden önce,

Kendi geçmişine bir bakar!…

İdam edilenlerin intikamını almak için

Yemin edenler kimlerdi?

İntikam ateşiyle

Manisa’nın kandillerine

Katran dökenler kimlerdi?




Size bir bilgi notu daha düşelim:

Biz birinci ağızdan biliyoruz ki;

Bu Menemen Olayı tezgâhtarları

Yunan Ordusu ile kaçmıştır.

İdam edilenlerin

İntikamını almak için “yemin" edenler,

Manisa’nın kaderine

Bu güne kadar el koyanlardır!...

(Bugün de sözde şeriat getirmek için yeni Derviş Memet'imiz, küffârın "Utan" eyaletinde tezgâhını kurarak, siyonist-haçlı irticayı İslam diye yutturup; İslam'ı kâfirin hizmetine sokma çalışması yapmıyor mu?...)







Bu “hayat süren leşler”e,

Bu “haramiler”e bir nasihat:

Menemen Olayı'nda

Derviş Memet diye birisi yoktur!…

Menemen Olayı kayıtlarında,

Faillerin hepsinin künyesi yazılıdır.

Hayım oğlu Yahudi Josef gibi…

Yahya oğlu Arabacı Hüseyin gibi…

Bir tek Derviş Memet’in künyesi yoktur.

Evet…

Orada bir sahte derviş vardı;

Vardı ama;

Onun lâkabı Derviş Memet’tir
Künyesi değil …


Bu size ders olsun…

Bir daha künyesini söyleyin ki

Torunları gizlenmesinler…

Dedelerinin suçu onlara yüklenemez elbette;

Ama dedelerinin yolunda gitmeleri ayıptır...



  

Haydi, ananız bez bağlasın!

Bu işi öğrenin de gelin!…

Beziniz Sarı Güllü olsun…

Emi!...



İ.Ethem Söylemez

Saruhan Gönül Dostları 20 Aralık 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder