18 Ocak 2011 Salı

MANİSA'DA DEMOKRATİK FAŞİZME KARŞI AHMET (Vasıf) ÇINAR

Size don olan,
Bana gömlek olsun!

Ahmet ÇINAR


Seçime 24 gün kaldı.
24 gün sonra herkes sandığa gidecek.
AKP adayı Bülent Kar kampanyasını sürdürüyor.
Muhalefet adayları da kampanyalarını sürdürüyorlar.
Bülent Kar’ın “Pişman oldum” dediği bir olay var: Sümerbank meselesi.
Sümerbank’ın iki buçuk milyon dolara satın alınıp Hollandalı Redevco şirketine 25 milyon avroya satılması olayı.
Olay mahkemelik.
Hem de ne mahkeme. Halen devam eden sekiz ayrı dava. Kimisi Manisa’da, kimisi Ankara’da, kimisi Yargıtay’da.
Olay karman çorman.
Manisa’nın belediye başkanı “görevi zincirleme biçimde kötüye kullanma”suçundan yargılandı, yerel mahkeme beraat ettirdi ama dosya Yargıtay’a “temyize” gitti.DAVA BİTMEDİ, SÜRÜYOR.
Şirketin bazı ortakları Manisa Ağır Ceza Mahkemesi’nde evrakta sahteciliktenYARGILANIYOR. DAVA SÜRÜYOR.
Özelleştirme İdaresi, Sümerbank’ı sattığı Manisa Ortak Girişim Grubu AŞ’ye “tapu iptal davası” açmış. DAVA SÜRÜYOR.
Sümerbank’ı üçe satın alıp on üçe Hollandalıya satanlar paralarını alamadılar, para bankada, mahkeme kararıyla bloke edildi. DAVA SÜRÜYOR.
Davanın bilirkişisi olan Mühendislik Fakültesi Dekanı, makam odası basıldığı ve tehdit edildiği gerekçesiyle dava açtı. DAVA SÜRÜYOR.
Hal böyleyken…
Manisalının yarım asırlık el emeği göz nuru Sümerbank üzerinden kolay para kazanmak isteyenler, hiçbir şey olmamış gibi seçim arenasında boy gösterirken…
Muhalefet partilerine bakıyorum da…
TIK YOK.
ÇIT YOK.
SES YOK.
NEFES YOK.
***
Bir tek Manisa Haber Gazetesi yazıyor, bir tek Ahmet Çınar köşesinde alıp dönüp bunu yazıyor.
Deli gibi, divane gibi yazıyor.
Ama artık yağma yok.
Mahallenin delisi biz değiliz, mahallenin Don Kişot’u da biz değiliz.
Ben yurttaşlık görevimi iki yıldır dur durak bilmeden yerine getiriyorum. Ben vicdan sahibi bir Manisalı ve de köşe yazarı olarak sosyal sorumluluğumu yerine getiriyorum.
Ama Manisa’yı yönetmeye talip olan MHP adayı CENGİZ ERGÜN, CHP adayı ÖZGÜR ÖZEL, ANAP adayı ADİL AYGÜL, DP adayı ATİLLA EFENDİOĞLU bugüne kadar bir basın toplantısını Sümerbank yağmasına ayırıp da, “Manisa’daki Sümerbank ayıbını temizleyeceğiz” demediler, diyemediler.
Ana muhalefet partisinin milletvekili Şahin Mengü, göreve geldiğinden beri“Sümerbank dosyasını inceliyor.”
Nasıl bir incelemekse!
Buradan iddia ediyorum, kışkırtıyorum, tahrik ediyorum.
Manisa’yı yönetmeye talip olan muhalefet adayları CENGİZ ERGÜN, ÖZGÜR ÖZEL, ADİL AYGÜL, ATİLLA EFENDİOĞLU, konusu ve gündemi sadece “Sümerbank Yağması” olan bir basın toplantısı düzenleyebilemezler.
“Manisa’nın sırtındaki Sümerbank ayıbını şu plan dahilinde temizleyeceğiz”diyerek kamuoyuna bir temizlik planı sunabilemezler.
Bahaneleri de hazır: Yargıya intikal etmiş bir konuyu siyaset malzemesi yapamayız filan diyeceklerdir.
Bunları geçiniz!
Ortada kabak gibi bir durum var.
Muvazaalı bir alışveriş var.
Üçe alıp on üçe satış var.
Kamuoyu vicdanını sızım sızım sızlatan, inim inim inleten bir yamuk durum var.
Konunun baş aktörü Bülent Kar’ın bile“Pişman oldum, böyle olacağını bilsem bu işe girişmezdim” dediği fevkalade vahim bir hadise var.
Ama gelin görün ki…
CENGİZ ERGÜN’DEN SES YOK…
ÖZGÜR ÖZEL’DEN NEFES YOK…
ADİL AYGÜL’DEN TIK YOK…
ATİLLA EFENDİOĞLU’NDAN TIS YOK…
Eeee, bu durumda Ahmet Çınar’a da ne yemek düşer, hepiniz bilirsiniz!
Bugünden itibaren, “Âlemin Don Kişot’u ben değilim” diyorum. Ve Sümerbank konusuna ilişkin tek satır YAZ-MI-YO-RUM…
Ne haliniz varsa görün.
Size don olan bana gömlek olsun!
***
Muhalefet partileri, neden sıkı bir muhalefet yapamıyorlar biliyor musunuz arkadaşlar…
Şu Sümerbank hadisesi de bana öğretti ki… Hangi parti yerel yönetimi eline geçirirse geçirsin… Manisa’yı sadece ve sadece bu kentin baronları, baronesleri, para babaları yönetecek…
O yüzden ha AKP seçilmiş, ha MHP…
Ha ANAP kazanmış seçimi, ha CHP…
Hiç fark etmiyor…
Nerden mi anlıyorum?
Sümerbank meselesinden anlıyorum efendiler, Sümerbank meselesinden!
Manisa’da her zaman galip gelenler, bu kentin BARONLARIDIR.
Ağa babalarıdır…
Kendilerini Manisa’nın sahibi zannedenlerdir…
Onların ideolojisi, partisi, pırtısı yoktur…
Sadece ve sadece çıkarları vardır…
İşkembeleri vardır…
Doymak bilmez iştahları vardır.
Ve onlar için hedefe ulaşmak için her yol mübahtır.
***
Ulan, bu Manisa’yı madem “baronlar” yönetecek…
Madem “kent denilince akıllarına rant gelenler” yönetecek bu Manisa’yı…
Madem halkımız da, öyle yolsuzlukmuş, usulsüzlükmüş, rantiyecilikmiş, hap yapıp para kapmakmış, yandaş zengin etmekmiş, böyle şeyleri umursamayacak…
Madem, hangi parti gelirse gelsin, hangi iktidar yönetirse yönetsin, kentin baronları her iktidara gelene el ense çekip kafakola alacak…
Madem, bu kentin kaderine, geleceğine kentin baronları karar verecek…
O zaman bana ne yahu!
Bana ne be!
Al birini, vur ötekine…
Ben bakarım keyfime…
Seçim benim neyime…
Aşk ile, şevk ile bir daha: SİZE DON OLAN, BANA GÖMLEK OLSUN!
***
Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar’a da hayret ediyorum doğrusu…
Her konuşmasında “Manisam” diyor.
Nerden senin Manisan oluyor?
Kenti parselleyip satan, topluma ait olan gayrimenkulleri özelleştirme adı altına haraç mezat satışa çıkaran sen değil misin?
Manisa Belediyesi’ni borç batağına sürükleyen sen değil misin?
Belediyeyi bankalara borçlandıran sen değil misin?
Kentin gayrimenkullerini satıp savıp, “hayırsız evlat” gibi mirasyedilik yapan sen değil misin?
Kentin yarım asırlık değeri Sümerbank’ı yanına zengin ortaklar alıp ucuza kapatan, sonra da Hollandalı firmaya pahalıya satan sen değil misin?
“Benim Manisam” diyorsun bir de…
Genel Başkanınızın diliyle konuşayım:
ONE MINUTE, ONE MINUTE; SATMAYACAKSIN!
Halkın, belediyenin, kamunun malını mülkünü satmayacaksın…
Zeytinliklerin, tarım arazilerinin üstüne çöplük yapmaya yeltenmeyeceksin…
Gözün gibi koruyacaksın!
Belediye başkanı sıfatınla şirketlere başkanlık edip ticarete sıvanmayacaksın!
İmarda yeşil alan olarak görünen yere koskoca bina dikip ticaret yapıyorlarsa, mahkeme de iki kez üst üste yürütmeyi durdurma kararı verdiyse, gereğini yapıp yürütmeyi durduracaksın!
Binayı mühürleyeceksin!
Görmezden, bilmezden, duymazdan gelmeyeceksin!
Üç maymunu oynamayacaksın!
Aklını başına alacaksın!
Nerden senin Manisan oluyormuş?
“Benim” diye sahiplendiğin yer Manisa ise, işte orada “One minute”…
Duracaksın!
Sormamız gereken şeyler var!
Şu belediye şirketi BESOT nedir? Ne menem bir şeydir? Nasıl bir şirkettir? Geliri nerdendir, ne kadardır, gideri nereyedir, ne kadardır?
Sokakları kiraya çıkarıp, otomobilini park edenden beş akçe, etmeyenden döve döve on beş akçe almayı Deli Dumrul’dan mı öğrendin?
İnsanın, “Benim” dediği şey, kentiyse eğer, canından daha değerlidir; arkasında canıyla durur!
Açlığını, acısını kendi sarınır, sevincini şölenini ona bırakır!
“Benim kentim” duygusu böyle yaşanır!
Din örtüsü altında, “Bas parayı al burayı” türü siyaset yapanları çok gördük biz.
Kusura bakma Sayın Başkan…
“Manisam” lafı pek iğreti kalıyor ağzında…


* * *

Manisa’da Gazetecilik
Nasıl Yapılır?

Ahmet ÇINAR 
   

Nasıl mı yapılır?

Çok kolay.

Vali Bey’in, Belediye Başkanı’nın, iktidar partisi il başkanının ve bir de kentin dört bir yanını tutmuş “mutedil, mütedeyyin, muhafazakâr, dört başı mamur sahtekâr” egemenlerinin dizinin dibine oturulur.

Onlar “Yaz evladım” der, yazarsın.

Onlar “Çiz yavrucuğum” der, çizersin.

Al sana “fevkaladenin fevkinde” bir gazetecilik örneği.

Bu kadar basit, bu kadar yalın, bu kadar net.

Bu kadar kolay!

Bugüne kadar yapılıp edilen budur.

Ha bir de “dikine tıraş yapmazsın”, “güneşe karşı işemezsin”. Olur biter.

En önemlisi de kentin “mutedil, mütedeyyin, muhafazakâr, dört başı mamur sahtekâr” tipleriyle arayı bozacak şeyler de yazmazsan, ohhh ne âlâ…

Sırtın yere gelmez artık.

Sen gazetecisindir, gazeteci!

***

Şaka bir yana dostlar…

Ama maalesef böyle.

Ne yazık ki bizim kentimizde, Manisa’mızda yıllardır gazetecilik yanlış algılanmış.

Valinin, belediye başkanının, daire müdürünün, iktidar partisi başkanının dizinin dibine oturursun, onlar söyler sen yazarsın, onlar konuşur sen çizersin!

Gazetecilik böyle algılanmış, anlaşılmış ve icra edilmiş.

Gazeteciliğe Manisa’da başlayan, bu mesleği Manisa’da öğrenen pek çok genç arkadaşım da, gazeteciliği böyle yapılır zannetmiş!

***

Kimse de onlara şunu söylememiş:

Gazeteci de kamu vicdanı adına, hataları, olumsuzlukları, ihmalleri, suistimalleri gören, duyan, bilen, eleştiren, sorgulayan kişidir.

Ünlü laftır: Köpek insanı ısırırsa haber olmaz, insan köpeği ısırırsa haber olur.

Bir belediye halkına temiz su, yaşanabilir çevre, düzenli ulaşım sağlarsa haber olmaz. Ya da bir belediye başkanı çok dürüst diye haber yapılmaz.

Gazeteci, kamu vicdanı adına, akmayan suyu, kirli çevreyi, arapsaçına dönen trafiği yazar. Ya da yolsuzluğa bulaşmış belediye personelini, görevi ihmal etmiş belediye başkanını haberleştirir.

Gazeteciliğin doğasında bu vardır.

Normal olan budur.

Gazeteci, kamuoyunun tutan eli, gören gözü, işiten kulağıdır.

Gazetecinin, yazarın, aydının “sosyal sorumluluğu” bunu gerektirir.

Gazeteci, eleştirel aklın temsilcisidir.

Gazeteci, sorgular.

Gazeteci, hatanın, haksızlığın, yalanın üstüne üstüne gider.

Gazeteci, halk adına eleştiren, gerçeğin peşine düşendir.

Gazeteci, iktidar makamlarının propagandacısı değildir.

Gazeteci, şakşakçı, yağdanlık olamaz, olmamalıdır.

Bu ilkeler, gazetecinin doğasında olmalıdır.

Ha, diyeceksiniz ki memlekette iyi bir iş yapılıyorsa, kamu adına bir hizmet veriliyorsa, bunu yazmayacak mısınız?

Elbette yazılacak, elbette kayda geçirilecek.

Çünkü gazeteci aynı zamanda “tarihi yazan” kişidir. Manisa’nın yerel siyasi, ekonomik, kültürel tarihi, bu kentin yerel gazetelerinin arşivlerinde yazılıdır.

Gazeteci elbette doğru, düzgün, dürüst işleri de yazacak; yamuk, çirkin, yanlış işleri de yazacak.

Olabildiğince, elden geldiğince, olanaklar elverdiğince nesnel bir bakışla yazıp çizecek.

***

Peki düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü?

Nerden çıktı bu yazı?

Neden bunca laf?

Anlatayım:

27 Ekim 2008 pazartesi günü Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar, 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi zincirleme şekilde kötüye kullanmak” suçlamasıyla hakim karşısına çıktı.

Manisa’da günlük yayın yapan tam dört yerel gazete var.

İnanır mısınız, duruşma salonunda bir tek gazeteci, bir tek muhabir yoktu. 

Ben önce inanamadım.

“O kadar da değildir canım” dedim.

Vallahi o kadarmış!

Bir kentin belediye başkanı, görevi zincirleme şekilde kötüye kullanmak suçlamasıyla yargıç karşısına çıkarılıyor.

Neresinden bakarsanız bakın, dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, bu bir haberdir. Haber değeri vardır.

Ayrıca yayın yasağı filan da yok.

Ama ertesi gün bakıyorsunuz. O kentte yayın yapan günlük dört yerel gazetenin hiçbirinde tek satır bile yer almıyor bu haber.

365 gün boyunca “Bülent Kar oturdu”, “Bülent Kar kalktı”, “Bülent Kar güldü”, “Bülent Kar sırıttı”, “Bülent Kar kucağına bebek aldı hoplattı”, “Bülent Kar def-i hacet giderdi” diye sayfa sayfa haber yapan yerel gazetelerimiz; “Bülent Kar görevi kötüye kullandığı iddiasıyla yargıç karşısına çıktı” cümlesini yazıveremiyorlar.

Bu nasıl bir ittifaktır, nasıl bir koruma kollama kalkanıdır, bu ne menem bir kumpastır?

***

Lafın bittiği, sözün tükendiği yer burası oluyor herhalde.

Ünlü Türk belediyecisi Melih Gökçek’in (!) o veciz ifadesinde de buyurduğu gibi… “Ben böyle gazeteciliğin ta içine tükürürüm!”

Tükürür müyüm?

Tükürürüm billahi…


* * *

YUNAN İŞGAL GÜNLERİNDE
HÜSNÜYADİS'E KARŞI:
VASIF ÇINAR...

SİYONİST İŞGAL GÜNLERİNDE
DEMOKRATİK FAŞİZME KARŞI:
AHMET (VASIF) ÇINAR...


SİYONAZİST, FAŞİST İŞGALİN
AMİRAL GEMİSİ
MANİSA

Bu şehirde:
1)    Siyonist mason faşizmini "laiklik" diye yutturan
Sahtekâr laikler…
"Siyonazist laikler"

2) İslam'ı İsrail'e ısmarlayarak,
İman ve sünnet ehli Müslümanları
Goyim yerine koyan Kripto Çıfıtlar...
"Siyonazist İslamcılar"

3) Milliyetçi halkımızı sahte milliyetçilikle iğfal edenler...
"Mason milliyetçiler"

Hep birlikte, Sümerbank satışında
Kırk Haramiler sınıfına geçerek
Suçüstü yakalandılar.

Sahte dinciler, sahte laikler ve sahte milliyetçiler,
Üçü bir yerde
Sümerbank Haramîler Kumpanyası...

Manisa esnafını
Kesinlikle kökten bitireceğini bildikleri halde,
‘Megakent alışveriş merkezi’ yapmak üzere,
Sümerbank'ı illa ki Yahudi'ye satmak için,
Solcu patronlar, ülkücü patronlar, dinci patronlar
Ve sahte Kripto Kürtler (Pakraduniler)
Nasıl da birleştiler...

Halkın yüzde yüzü Sümerbank yolsuzluğuna karşı,
Manisa vekillerinin yüzde yüzü halka karşı.
Sözde seçime gidiliyor,
Yolsuzluk gündemlerinde yok.
Böyle giderse seçim değil,
Olsa olsa s.çım olur!

Kripto Çıfıtlar kardeşkanı döktürmek için,
Bu milletin kardeşlerini sayarken
36 çeşit "etnik köken" dediler,
Fakat kendilerini aslî unsur sayarak
Hepsinin patronu ve efendisi oldular.
Oysa kendileri Kripto Çıfıtlar'dı.

Bu faşizmin adını koyalım:
Manisa demokratik faşizmine göre
Bütün halklar Goyim'dir,
Yalnız Kripto Çıfıtlar üstün ırktır.

Bu nedenle şehirde
Tarzan-maymun-yamyam kültürünü yerleştirdiler.
Neden Boğaç Han değil de Tarzan heykelleri diktiler?
Bütün müminler o kadar aptal mıdır ki anlamasın!...
Tarzan fantazisi bir Yahudi ailenin Afrika fantazisidir.
Tarzan, maymunların efendisidir.
Acaba Manisa’da hangi maymunların efendisidir?...

Çıfıtlar iyice azmışlar,
Müslüman milletle dalga geçmişlerdir.
Sonunda kendi davranışlarıyla suçüstü yakalanmışlar,
Artık kaçacak delikleri kalmamıştır.
Bunları, yılanlar çıyanlar bile deliklerine sokmazlar.

Ayıp değil mi!...
Daha çocukluk yıllarımızda, mütevazı mahalle imamı
Şekerci Dede ve Hakkı Dede bile bunları anlatırken,
Okumuş insanlar nasıl bu kadar aptal olabilmişlerdir?
İnsanları aptallaştırmak için üniversite kurulur mu?
Üniversite oku, aptal çık...

Oysa aynı kişiler
Yakın bir geçmişte,
Aynı şehirde,
Gencecik ülkücüler öldürülürken,
Ülkücülerin patronuydular.
Solcular öldürülürken,
Solcuların patronuydular.
Gencecik kırk kişi öldürülürken,
Nasılsa patronlarına
Hiç bir şeycik olmamıştı.

Ölenler öldü, solcu, sağcı ve dinci başlar
Sümerbank ihanetinde birleştiler.

Geçmişi unutmadık!!!
Zamanında
Solcu-sağcı diye çarpıştırdıkları gençler öldü.
Öldürülen gençlerin kanı bu sahtekarları tutacaktır!...
İzleyiniz...

"Onlar yılanlardır, onlar çıyanlardır..."
"Onlar, aşımıza göz koyanlardır..."
"Tanı bunları, tanı..."
Onlar, eskiden kırk gün aç bırakırlardı seni,
Tanı da büyü çocuğum,
Adiloş bebem,
Şimdi kırk yıl aç bırakacaklardır...

Önce bir tarzan getirdiler,
Sonra, maymunsuz tarzan olmaz, dediler;
Halkı maymun yerine koyarak,
Kendileri yamyam oldular!...


ÇIFIT FAŞİZMİNİ NASIL KURDULAR...

Çıfıt kültürü nedir?
Baba dinci partide, oğlu milliyetçi partide,
Amucası laik partide
 Hem de mutlaka yönetici oldular.
Allah'ınız yok mu ulan sizin?...
Fikir namusunuz yok mudur?...

-Her yerde demokrasi insan hakları için vardır...
-Manisa'da demokrasi  halkı Goyim yerine koymaktır.
Osmanlı Padişahı olsaydı,
‘Gururlanma padişahım senden büyük Allah var!...’
Derdik.
Şu Cumhuriyet Padişahları'ndaki kibire bak...
Çıfıt'tan Hünkâr olursa...

-Her yerde demokrasi, halkın sesi için vardır...
-Manisa'da demokratik basın,
Halkın sesini kısmak için vardır.

Doksan kişilik Kripto grubunu üç otuz yapacaksın,
Her bir partinin meclisine üçün birini yerleştireceksin,
Sonra bu "Kripto faşizmini" demokrasi diye
Dolma yapıp yutturacaksın.
Analarının örekesinden ayan olarak düşmüşler...
"Kutup Yıldızı" patentli Raca'lar,
Şehrin kaderine el koymuş.
Vatanın her tarafında "Ergenekon" patlamış,
Lakin Manisa'da terfi etmiş,
"HeryereKON" olmuştur.

Bunların demokratlığı geneleve düşmüş,
Demokratik fuhuş yapıyorlar!

İşte bu ahval ve şerait içinde,
Manisa'ya bir "Vatan Evladı Ahmet ÇINAR" ın
Yolu düşmüş, şimdi soruyor:
"Bu nasıl bir şehirdir?..."

Şu işe bak,
Doksan yıl önce Vasıf ÇINAR da sormuştu:
"Bu nasıl bir şehir dir?..."


TARİH TEKERRÜR EDİYOR!!!
90 YIL ÖNCE VASIF ÇINAR,
90 yıl sonra Ahmet (VASIF) ÇINAR...

15 Mayıs l919 günü,
Haçlı işgal güçleri İzmir'i işgal ederken,
Yunan zebanileri korkunç katliamlar yapmıştı.
Yunan katliamları karşısında
Çaresiz kalan
Vasıf ÇINAR, Alb.Kazım Özalp, Dr.Ömer Faruk
Ve Şükrü Bey'ler
Canlarını zor kurtararak Menemen'e gelmişler,
Menemen'de direniş yapılmasının planlarını konuşarak,
16 Mayıs 1919 akşamı Manisa'ya vasıl olmuşlardı.

İşgal ihtimaline karşı Manisa'yı kim örgütleyecekti?...
Alb.Kazım Özalp, direnişi örgütlemek için
Vasıf ÇINAR ve arkadaşlarını Manisa'da bırakarak,
Genel direnişi hazırlamak amacıyla, demiryolu boyunca
Belediye başkanlarıyla istişareler yapmak üzere,
Manisa'dan Bandırma'ya doğru yoluna devam etti.

Vasıf ÇINAR, Manisa’da ilk iş olarak
Müdafayı Hukuk Cemiyetini toplayıp,
Muhtemel bir Yunan işgaline karşı,
Manisa'da direniş kurulması gayesiyle
Gönüllü olarak çalışmaya başladı.18 Mayıs 1919...
Vasıf ÇINAR, Yunan işgalini önlemek için
Canını dişine takarak, canla başla çalışırken...
O günün Manisa Valisi Hüsnüyadis ise
Yunan işgal güçleri İzmir Başkomutanlığına
Gizlice gitmiş,
"Manisa'nın işgal edilmesi durumunda
Direniş yapılmayacağı"
Garantisini vermiştir.

O günkü Vasıf ÇINAR'ın handikapı
Bu bilgiden yoksun oluşudur.
Bugünkü Ahmet (VASIF) ÇINAR'ın handikapı nedir?...
İşte bunu biz biliyoruz.

O gün, henüz Manisa işgal edilmeden önce,
Manisa Valisi Hüsnüyadis,
Direniş yanlısı Anadolu gazetelerinin
Manisa'ya sokulmasını yasaklamıştı.
Manisa'da yayınlanan gazetelerin hepsi de
Aynı merkezden kumanda edilen,
Yönetim yanlısı, gayrı milli ve yalaka gazetelerdi.
Bugün olduğu gibi...

Yalnız bir fark var:
O günkü işgalin adı belliydi,
Fakat bugünkü işgalin adı konulmamıştır.

O gün Manisa'da çok önemli miktarda cephane
Ve silah deposu vardı.
Şehrin işgal edilmesi ihtimaline karşı,
Silahların düşman eline geçmemesi
Veya direniş yapılması durumunda, sonraki günlerde
Çok gerekli olacak topların, binlerce silah
Ve milyonca cephanenin
Doğuya doğru taşınması gerekiyordu.

Şehirdeki garnizonun subayları ve erlerin
Çoğu firar etmişti.
Manisa Mevki Komutan Vekili Ahmet Zeki ile birlikte,
Sivil Vasıf ÇINAR
Topları tren vagonlarına yüklemeye çalışırken,
Vali Hüsnüyadis tarafından
Hükümet konağındaki makama çağırtılır.

Vasıf ÇINAR, Hüsnüyadis'in makamına gitmeden önce
Bir terslik olduğunu anlamıştı.
Direniş kurulması için örgütlenmiş olan
Sözde Müdafayı Hukuk mensubu arkadaşlarını arar.
Nasıl olduysa, direniş yapılması için
Kendisine söz veren arkadaşlarının pek çoğunu bulamaz.
Kimisi dağa, kimisi bağa gitmiştir,
Hanımlarına "evde yok" dedirtirler.
Papuç pahalıdır; bulabildiği sözde direnişçilerin de
Kiminin işi vardır, kiminin çişi vardır.
Vasıf ÇINAR'ı yapayalnız bırakırlar.
Bugün Ahmet (VASIF) Çınar'a olduğu gibi...

İş başa düşmüştür.
23 Mayıs günü Vasıf Çınar yalnız başına yola düşerek
Vali Hüsnüyadis'in makamına çıkar.
Hükümet Konağı,
Bugünkü konağın kuzeybatı kerterizine düşen yerde
Ve aynı parkın içindedir.
Hüsnüyadis
Kikirik tipli, kılkuyruk cinsli,
Burnundan sıksan canı çıkacak,
Doğuştan hain yaratılmış,
İhaneti din diye yutturan Girit Kriptosu,
Hanyalı bir Kripto Çıfıttı.

Yunanlılar nice Girit Kriptosunu
Öz be öz Girit Türkleriyle birlikte,
Sözde Müslüman diye Osmanlı'ya kakalamış,
Girit'i çıfıtlardan temizlemişler ama
Bizim başımıza bela etmişlerdi.
Vasıf ÇINAR, Hüsnüyadis'in
Bir Kripto Yahudi olduğunu bilmiyordu...

Bu arada işgal güçleri yanlısı bohçacılar türemişti.
Bohçacıların en ünlüsü Çamur İsmail'di.
Bohçacı Çamur İsmail, şehirde olan biten hareketleri
Ve direniş yapabilecek haysiyetli vatan evlatlarını
Hüsnüyadis'e ispiyonlamakla meşguldü.
İşini o kadar ustaca yapıyordu ki,
İşgal süresince Rumlar bile onun,
Yunan Derin Devleti'nin adamı olduğuna inanmışlardı.
Yunan ordusu bozguna uğradıktan sonra,
Vagonların altı üstü tıklım tıklım dolu,
Yunan askerleriyle yığılmış olan trenler
İzmir'e doğru geçerken,
Korkuya kapılmış olan Rumları teselli eden
Bohçacı İsmail:
"Yunan ordusunun bozulduğuna inanmayın..."
"Yunan askerleri topluca izine gidiyorlar..." diyordu.
Sonunda Rumlar bile Bohçacı İsmail'den iğrenmiş,
Yüzüne tükürmüşlerdi.

Kurtuluş gününde şehre giren efeler,
Önce Çamur İsmail'i bulmuşlar,
Çatal mezarlığına götürerek çatal kazığa oturtmuşlardı.

Çocuklarımız gözünü açsınlar,
Her devirde Bohçacı İsmail
Ve
İlla ki bir Hüsnüyadis bulunur.
Marifet, Hüsnüyadis'in ve Bohçacıların
Kim olduğunu bilmektir...
...........

Vali Hüsnüyadis, makamına gelen Vasıf Çınar'a,
Buyur otur demeden,
Alçakça bağırıp çağırmaya başladı.
Bohçacı İsmail,
Hüsnüyadis'in yanında ayakta duruyor ve
Süs köpeği gibi bakıyordu.

Vasıf ÇINAR Mutasarrıf Bey’in sinirli tavrını
ağır başlı, suskun haliyle karşılayınca,
Hüsnüyadis yanlış anlamış, onun korktuğunu sanarak,
Daha da azgınlaşmış bir halde:
"Sen ne yapmak istiyorsun,
Yunanlılarla aramızı bozacaksın!"
"Derhal Manisa'yı terket!..."
"Seni öldürtürüm!..." derken,
Vasıf ÇINAR bir anda
İnce uzun bacakları üzeride yaylanarak üzerine atladı
Ve Hüsnüyadis'i masanın üzerine çekerek
Bir Osmanlı tokatı aşketti.
Hırsını alamadı, kafasını masaya vurdu,
Arkasına bakmadan verandaya çıktı.
Manisa'da yapacak işi kalmadığını anlamıştı.
Verendadan, son defa Manisa'yı süzerken,
Milli mücadelede
Kendisini yalnız bırakan şehre içerlemiş olarak,
İki elini yumruk yaparak kaldırmış,
Dişlerini gösteren bir kaplan gibi kükreyerek
"pezevenkleeeer!!!"
Diye haykırınca,
Yan sokaktaki bütün pancurlar açılmış...
"Bize mi diyorsun..."
Ooof... ne çok varmış.
Yine hırsını alamamıştı,
Merdivenleri üçer üçer atlayarak
Tren istasyonuna gitti,
Akhisar'a ulaşarak Kuvvacı arkadaşlarıyla buluştu...

Bir gün sonra,
Yunan ordusu tarafından hiç kurşun atılmadan,
Çiçek ve konfeti yağmuru altında Manisa işgal edilmişti.

İşgal günü trenle Manisa'ya gelen
Yunan işgal güçleri komutanı Alb.Çakaloz ve
Kurmaylarını karşılamak üzere
En önde Hüsnüyadis,
İki tarafında Efes ve Manisa metropolit papazları,
Arkada da Bohçacı İsmail vardı...
not:Biz bu bilgileri kahramanın kendi ağzından naklettik.


HEY GİDİ VASIF ÇINAR HEY!...
Sen 90 yıl sonra yine Manisa'ya mı düşecektin!

O gün Vasıf Çınar'ın bir handikapı vardı:
Hüsnüyadis'in,
İşgal güçleriyle gizlice anlaştığını bilmiyordu.

Bugünkü Ahmet (VASIF) Çınar'ın
Handikapları daha çoktur:

1) Eski işgal günlerinde,  sadece bir Hüsnüyadis vardı.
Bugün kaç Hüsnüyadis olduğunu bilmiyor.

2) O gün zulmün kendisi valiydi.
Bugün zulümden de öte...
Devletin namuslu ve şerefli valisini
Yanında sünnet çocuğu gibi gezdirmek isteyen zalimler var.
Zalimler maymunlaştırmak isterler,
Maymunlaştıramadıklarını ise
Şehirden sürgün ederler.

Artık bedduanın şekli de değişti, bela okumak kalktı(!)
"Manisa'ya vali olasın inşallah..." de, yeter!

3) Yunan işgali fiziki bir işgaldi,
Bugünkü manevi işgal fiziki işgalden tehlikelidir.
Eski işgal günlerindeki düşmanın
Üniforması vardı, yeri ve bayrağı belliydi,
Kendi mabetlerinde ibadet ederlerdi.
Bugünkü işgalciler
Ahmet (VASIF) ÇINAR'ın bayrağı altında yaşıyorlar,
Üniforması ve yeri belli değil,
Ahmet Çınar'ın mabetlerinde İibadet ediyorlar,
Cinsi ve cibilliyetleri saklıdır...

ZOR DOSTUM ZOR!...
Vatan evladı Ahmet (VASIF) ÇINAR,
Senin işin eski işgal günlerinden de zor!

Mutlu mu, mutsuz mu bir tesadüf daha var:
Bugünkü Ahmet (VASIF) Çınar'la
Eski işgal günlerindeki milli kahraman VASIF ÇINAR'ın
Hem genetik akrabalığı, hem de kafa akrabalığı vardı.
Ama kendileri bilmiyorlardı.



Saruhan Gönül Dostları 12 Mart 2009


* * *


Vatan evladı Ahmet Çınar'dan mektup var:




Merhaba,

Eyvallah...
Tamam da, Vasıf Çınar kim, ben kim?
Emperyalizme karşı milli mücadeleyi örgütleyen
anıt isimlerden birisiyle mukayese ediliyor olmak
elbette onur verir, elbette gurur verir de...
Aynı zamanda büyük bir sorumluluk,
ağır bir vazife şuuru da yükler sırtıma.
Biz ki bir gazetenin köşesinde
haftalık yazılar yazmaktan başka ne yaptık?
Biz ki gördüğümüzü, bildiğimizi, sezdiğimizi
kaleme getirmekten başka ne yaptık?
Biz ki oturduğumuz yerden
ahkam kesmekten başka ne yaptık?

İşte o yüzden diyorum ki,
Vasıf Çınar ile mukayese edilmek,
büyük bir sorumluluktur bilincimizde,
ağır da bir yüktür sırtımızda.

Lütfetmişsiniz, takdir etmişsiziniz, eyvallah...
Ama ben şimdi bu yükü nasıl kaldıracağım,
işte onu düşünüyorum kara kara.
Şimdi ben bu sorumluluğun altında
ezim ezim ezileceğim,
onu düşünüyorum.

Sağolun Saruhan Yürekliler...
Varolun Saruhan hasreti çekenler...
Teşekkür etmek istedim...
Eyvallah...

Ahmet Çınar
14 Mart 2009

* * *

İşte O Kırk Kişi:
( +1’in kim olduğunu da siz bulun!... )


Yüz yıllardan beri
Manisa’nın kanını emen zihniyetin
Milenyum versiyonu!!!

Bu zihniyetin son temsilcileri,
Sahte
Ülkücü, Kürtçü, Milliyetçi, İslamcı, Şeriatçı
Solcu, Sağcı, Demokrat, Laik, Antilaik…
Vatanın birliğinde hiçbir zaman buluşamamışlardı,
 Hepsi bir arada,
Sümerbank Yolsuzluğunda nasıl da buluştular!
İşte Manisa’da
Kırk Haramiler Kumpanyası!!!

Manisa’nın makûs talihini
Değiştirme iradesi taşıyan
Vicdanlara havale edilir.





*
* * *
*
    
Tapu Sicil Müdürlüklerince Düzenlenen
RESMİ SENET
Y.Tarihi           : 13.04.2007
Y.Numarası     : 3908
 Fotoğraf


------------------------------------------       Tapu Sicil Müdürü----------------------------------------

Manisa/Merkez 2. Bölge  Hüseyin CERAN huzurunda incelenen kimliklerinden medeni hakları kullanma yeteneğinde bulundukları anlaşılan ve kendilerine tebliğat kanunu hükümleri anlatılan:

BİR TARAFTAN       : MANİSA PAMUKLU MENSUCAT ANONİM ŞİRKETİ'NE Manisa Ticaret Sicil Memurluğundan verilen 13/04/2007 tarih 3 sayılı yetki belgesi gereğince Hikmet oğlu Cemal İZCİ, Veli oğlu Erdinç YUMRUKAYA ve Mehmet oğlu Bülent KAR biltemsil.

DİĞER TARAFTAN: REDEVKO BEŞ EMLAK GELİŞTİRME İNŞAAT YATIRIM VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ'NE İstanbul Ticaret Sicil Memurlu(ğu)ndan verilen23/03/2007 tarih 365603 sayılı yetki belgesi gereğince JACOBUS CORNELİS MARİA ANTONİUS GİLLİS ve CAROLUS FRANCİSCUS DE MOES'IN birlikte HOLLANDA AMSTERDAM NOTERLİĞİNDEN VERDİKLERİ 02.04.2007 TARİH VE 011401 SAYILI VEKALETNAMELERİNE İSTİNADEN VE STEVEN JACOB POELNAN'ın BEYOĞLU OTUZBİRİNCİ NOTERLİĞİNDEN VERDİĞİ 05.04.2007 tarih ve 16997 sayılı vekaletnamesine istinaden Mustafa Naci oğlu Tarık Emre KİRAZOĞLU bilvekale.


Bu resmi senedin arka sahifesinde diğer özellikleri yazılı 2. Anafartalar mahallesi 906 ada 37 parsel sayılı 92241.51 m2miktarındaki Arsa'nın tamamı MANİSA PAMUKLU MENSUCAT ANONİM ŞİRKETİ, adına kayıtlı iken bu kerre; MANİSA PAMUKLU MENSUCAT ANONİM ŞİRKETİ'ni temsilen Cemal İZCİ, Erdinç YUMRUKAYA ve Bülent KAR haiz oldukları yetkiye istinaden iş bu taşınmazın tamamını 13.04.2007 tarihi itibarıyle ///// 25.000.000 (Yirmibeşmilyon) EURO karşılığı 46.250.000.00 (kırkaltımilyonikiyüzellebin) YTL (yani 46 tirilyon 250 milyar TL) bedelle REDEVKO BEŞ EMLAK GELİŞTİRME İNŞAAT YATIRIM VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ'ne sattıklarını satış bedelinden 20.000.00(yirmimilyon) EURO karşılığı 37.000.000(otuzyedimilyon) YTL.sını nakden ve peşinen aldıklarını ve geri kalan 5.000.000(Beşmilyon) EURO karşılığı 9.250.000(Dokuzmilyonikiyüzellibin) YTL.sını İnşaat ruhsatı alındığı anda ödemesi yapılmak üzere teminat mektubu aldıklarını, alıcı REDEVKO BEŞ EMLAK GELİŞTİRME İNŞAAT YATIRIM VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ'(n)i temsilen Tarık Emra KİRAZOĞLU haiz olduğu yetkiye istinaden iş bu taşınmazın tamamını aynı bedelle kabul edip, aynen satın aldığını, satış bedelinden 20.000.000(yirmimilyon) EURO karşılığı 37.000.000 (otuzyedimilyon)YTL.sını peşin ödeyip geri kalan 5.000.000(beşmilyon) EURO karşılığı 9.250.000(Dokuzmilyonikiyüzellibin)YTL.sını inşaat ruhsatı alındığı anda ödemesi yapılmak üzere teminat mektubu verdiği ve taşınmaz malın emlak vergisinin ödenmesinden devir eden ve devir alan olarak müteselsilen sorumlu olduklarını taraflar birlikte ifade ve beyan ettiler.






Bülent KAR    Erdinç YUMRUKAYA           Cemal İZCİ                 Tarık Emra KİRAZOĞLU
Fofoğrafı         Fofoğrafı                                Fofoğrafı                      Fofoğrafı


.......................... göre, mülkiyetten başka leh ve aleyhine mevcut diğer ayni hak ve takyid bu resmi senedin .......... sütununda gösterilmiştir.


Taraflar bu satış akdinin tapu siciline kayıt ve tescilini talep ettiler.

Akdi içeren bu resmi senet tarafımızdan düzenlenmiş ve yazılışı okunup, isteklerine tamamen uygun olduğu anlaşıldıktan sonra İkibin ikibinyedi yılı Nisan ayının onüç ıncı Cuma günü saat 16.40'de dairede hepimiz tarafından imza ve tasdik olundu.


Hüseyin CENAN                                Hüseyin ÇOBAN                Cemal İZCİ                           Erdinç YUMRUKAYA
Tapu Sicil Müdürü             Resmi Senedi Düzenleyen                 Taraf (Okudum-İmza)          Taraf ((Okudum-İmza)
(İmza)                                    Görevli Memur (İmza)
                                                                                             Okudum                                Okudum
                                                                                             Bülent KAR                         Tarık Emra KİRAZOĞLU
                                                                                             Taraf (İmza)                          (İmza)









* * *
Bu konuda ciddi hassasiyet göstererek,
Bildirilerle kamuoyunu aydınlatan
MHP Belediye Başkan Adayı Sayın Cengiz ERGÜN
Ve CHP Belediye Başkan Adayı
Sayın Özgür ÖZEL beyefendilere
Şükranlarımızı sunarız.

Not:
Her ne kadar bu bildiriler dağıtılmış olsa da
Meclis Aday Listelerinde  
40 Haramilerden bazı isimlerin bulunduğu
Halkımız tarafından şiddetle eleştirilmektedir.
Millet,
"İşgalin bu boyutlara geldiğini bilmiyorduk.
Dört tarafımız sarılmş
Ne tarafa dönsek ... onlardan yana" diyor...
Manisa halkının makus talihi
Ne zaman yenilecektir???...

* * *

40 Haramiler listesinde ismi geçenlerden
Tamamının vicdanen rahat olduğunu düşünmüyoruz.
Sadece ticari beklentilerle ve çevresinin yönlendirmesiye
Kendisini bu oluşumun içinde bulmuş,
Henüz kalbi kararmamış, vicdanı körleşmemiş  olanlarının
Bulunduğuna olan inancımızı
Hala kaybetmedik.



Ama
İçinde bulunduğumuz sürecin, art niyet taşımayan bu arkadaşlarımızın
Hem kendisi, hem de nesillerinin geleceği açısından,
Pişmanlıklarının gereğini yerine getirebilmelerine yeterli zamanı
Kendilerine tanıyıp tanıyamayacağı konusunda
Çok umut vermediği kanaatindeyiz.
Saygılarımızla arz olunur.
SGD

Saruhan Gönül Dostları 16 Mart 2008

* * * 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder