16 Ocak 2011 Pazar

İşbirlikçiliğe ve kahramanlığa Akhisar'dan bakış...


İşbirlikçiliğe ve kahramanlığa
Akhisar'dan bakış... 


Akhisar’da terziler,
1919 yılında,
Yunan Milli Bankası’ndan Fonlanarak;
Yunan Bayrağı dikiyordu…


Ve Akhisar’ın
Bakırcı Efe’si (Saçlı Efe),
Bunlardan
Nasıl hesap sormuştu?...


İbret-i âlem için
Bu güne yansımalarıyla…



25 Mayıs 1919
Manisa işgal edilmiştir;
Akhisar henüz işgal edilmemiştir
Ama
Yunan Milli Bankasının fonlarıyla
Akhisar’a girilmiştir;
Gâvurun parasıyla desteklenen
Akhisarlı terziler,
Gece gündüz Yunan bayrağı dikerek
 Sokakları donatıyorlardı.
Bunun üzerine
 Akhisarlı Bakırcı Efe dağa çıkarak,
 Yerli işbirlikçi satılmışlara karşı
Savaşı başlatır.
Olayı duyan Parti Pehlivan ile Çerkez Ethem Bakırcı Efe’ye yardıma koşarlar.
Parti Pehlivan 17–18 Mayıs gecesi,
14 mahkûmu da alarak
Dumanlı Dağa çıkmıştır.
Orada tutunamayacaklarını anlayınca
Akhisar’a gelir,
Halit Paşa ve Çerkez Ethem ile buluşur.
11 Haziran’da,
Akhisar’daki bir kısım hainleri
Cezalandırdıktan sonra,
Karaosman oğlu Halit Paşa;
Parti Pehlivan’a
Manisa ve Menemen’deki durumları sorar:...
Şimdilerde,
Kimileri,
Yine gâvurun fonlarıyla yemlenerek,
Gâvurun evini,
Gâvurun kilisesini
Onaracakmış!...




İlimizin her yanını
İşgalden kurtuluşa yaşadıklarıyla,
Zaman içinde tek tek ele alacağız.
Neresinden başlayacağımızı biz değil, şartlar belirliyor.
Manisa, Akhisar, Üçpınar, Salihli, Kula…

Mustafa YILDIRIM’ın yazısından hatırlayın;
“Atina devletinin konsolosu da belde belde geziyor. Belediye reisleri birden Rum evleri olduğunu keşfediyorlar.
Al sana Drahmiden çevrilme Euro… Eskiden kalma Rum evleri varmış da, belediyenin reisi ve akıl verenleri, bu evleri onaracakmış da, Rum turistler gelecekmiş…
Aklı önde gidenler, “Rum turistin Manisa’nın Üçpınar beldesinde ne işi var?” diye sormuyorlar.
Akhisarlılar “Sırası mı şimdi Yunanlı vakıftan destek almanın?” demiyorlar.”

…Ve bu Akhisar’a bakıyoruz şimdi;
Kurtuluş Harbine dair kendi tarihinde,
Çerkez Ethem’i yok kabul etmiş.
Neden dersiniz?...
Bu  ev/kilise onarma iştahı/merakı,
Tarih için neden geçerli değil?

Haydi,
Şimdi bir bakalım
İşgal günlerinde neler yaşanmış?...
İşgalciler neler yapmış?
Ve daha önemlisi,
İşgal iştahlısı işbirlikçiler,
Ne sevdaların peşindelermiş…



 MİLLİ MÜCADELEDE AKHİSAR



24 Mayıs 1919 Akhisar…
Şafak vakti, Alb. Bekir Sami Bey ile beraberindeki Albay Kazım Özalp ve Yüzbaşı Selaattin Beyler trenle Bandırma’dan gelerek, Akhisar istasyonunda trenden inmişler, orada Vasıf Çınar Bey’le buluşarak, istasyonu şehir merkezine bağlayan ağaçlı yol üzerinde ilerlemeye başlamışlardır. Bekir Sami Bey köstekli saatini çıkararak bakar, ezan vaktidir, ama ezan sesi yoktur!
        Ezanlar neden sustu?...
        Birbirlerine sorarken, her taraftan birden sabah çanları patlar(!)
        Biraz yürürler, her taraf Yunan bayrakları ile donatılmıştır. Sokak başları da zafer taklarıyla süslenmiştir.Sabah sabah, "zito Venizelos" naraları da eksik değildir. Gördükleri bu olay karşısında komutanların gözleri yaşlanır, derin üzüntülerle geri dönerler, sonra telgraf merkezine gelirler. Telgraf merkezinde makine başına geçerek durumu öğrenirler.
-Düşman Manisa’yı sarmış, Akhisar’a bir saat mesafededir, ama Manisa henüz işgal edilmemiştir.Öyleyse Akhisar’da şimdiden nedir bu çanlar, bayraklar, “zito Venizelos…” naraları?...
Alb.Bekir Sami Bey, Bergama, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Aydın, Ödemiş gibi merkezlere talimatlar geçer, Manisa ile de muhabere kurar, lâkin oradaki silahları kurtarmakta geç kalmıştır.
25 Mayıs 1919 Manisa işgal edilir.
        26 Mayıs’ta Alb. Kazım Özalp durumu umutsuz görerek İstanbul’a döner. Bu kez Bekir Sami Bey ve arkadaşları Akhisar’da daha yalnızlardır.
Kaymakam onlara çok soğuk davranır; memurlar ve kentin ileri gelenleri yanlarına yaklaşmazlar, otelden atılırlar, başkaları da kabul etmez!...
25 Mayıs’ta Milli Mücadele’ye katılma kararı alan Çerkez Ethem ve arkadaşları yıldırım hızıyla 26 Mayıs akşamı on beş atlıyla Akhisar’a yetişmiştir. Çerkez Ethem’in yöntemi çok farklıdır:
Akhisar Kaymakamı’nı yaka-paça evinden alır. Kaymakam’a Yunan bayraklarını kimin astığını sorar; “sen burada necisin?” diye sorar; Yunan bayrakları asan birkaç kişiyi evlerinin önünde vurur; kaymakam ve memurlara kendi elleriyle zafer taklarını yıktırır(!) Az sonra Yunan bayrakları bütün sokaklardan yok olmuştur…
— Çerkez Ethem, Bekir Sami Bey’i ve arkadaşlarını, Akhisar’dan ayrılmak üzere ilk treni beklerken bulur. Birbirlerine hal hatır sorarken otelci gelir. Otelci korkudan mosmor olmuş, “bir yanlışlık olmuş…” falan der, onları oteline davet eder(!)
27 Mayıs günü Bekir Sami Bey, Yüzbaşı Selahattin ve Yüzbaşı Rasim Beyler yanlarına yedi er alarak Salihli’ye geçerler.
        Çerkez Ethem, Parti Pehlivan ve Karaosmanoğlu Halit Paşa’yı aramaktadır. Üçü de balkanlarda omuz-omuza çarpışmış, Yunan ve Bulgar çetelerine karşı birlikte amansız bir mücadele vermişler ve Balkan savaşlarında “Mahşerin atlıları” olmuşlardı(…)
Halit Paşa “Mirimiran” yani sivil paşadır, İttihat ve Terakki Fırkasının önemli adamlarındandır. Bu nedenle “yakalama emri” ile aranmaktadır. Halit paşa’nın kendi köyü olan Belen Bucağı’na, Alb. Bekir Sami Bey ve Alb. Kazım Özalp, birlikte 26 Mayıs’ta bir ziyaret yaparak “ne kadar milis verebileceğini” sorarlar. Halit Paşa, bin kişilik bir birlik toplayabileceğini söylediği halde, “yakalama emri…” aklına gelince bu sözünden caymıştır. Fakat bir gün sonra gelen Çerkez Ethem, Parti Pehlivan’a verdiği sözü tutarak, 800 kişilik bir milis gücüyle Kurtuluş Savaşına katılır.
Yunan ordusu Manisa’yı işgal ettikten sonra hemen Manisa’nın ilçelerine doğru yayılmış, Akhisar’a 9 km. mesafedeki Kayışlar köyü’ne kadar gelmiş ve bir son “hudut karakolu” kurarak konuşlanmıştır.
Halit Paşa, Manisa’nın yerlisi olan Karaosmanoğlu soyundan gelmektedir ve Manisa’yı çok iyi bilmektedir. Akhisar’ın nüfus yapısını verir:
Akhisar’da 30.000 kişi Türk ve 5,000 kadar Rum vardır.
Rumların az olmasını işgal ihtimaline karşı “bir umut…” sayarak Salihli cephesine koşarlar…
Salihli cephesinde savaşırken, Parti Pehlivan’ın kızanlarından Giritli Küçük Hüseyin Efendi şehit olur. Eski mahkûmlardan 14 efe kurtuluşa kadar savaşmaya söz vermişlerdi:
Onlar sözlerinde dururlar, kurtuluşa kadar savaşırlar, ancak ileriki günlerde ne yazık ki dokuzu şehit olacak, hayatta kalan beşi gazi olarak, 9 Eylül 1922 günü Parti pehlivan ile birlikte kurtuluşu görecekler ve denize kadar koşacaklardır…
Bu kahramanlar Salihli cephesinde savaşırken:
Akhisarlı Rumların yanında eşraftan bir temsil heyeti ile kalabalık bir grup (Parti Pehlivan’ın anlattığına göre: Başlarında Akhisar kaymakamı ve Müftüsü de vardır.) Kayışlar Köyü, Yunan karakoluna giderek, Yunan komutanına “iyi niyetlerini ve davetlerini bildirirler…” Karakol komutanı İstanbul-Pendik Köyü Rumlarındandır, Türkçe konuşur:
“Bana beyaz bir at bulun, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a girdiği gibi olsun.” Beyaz bir at bulunur…
Yunan karakol komutanı 5 Haziran 1919 günü yanında yalnız 120 asker olduğu halde, kilise çanlarının durmadan çaldığı bir ortamda ilerleyerek, hükümet konağına çıkar ve göndere yunan bayrağı çekilir. Bu gelişme üzerine bazı Akhisarlılar korkudan Sındırgı köylerine sığınırlar. Rum halkı ise bayramlardaki gibi yeni elbiselerini giyerek sokaklara dökülmüşler, hemen hepsi içkili olarak naralar atmakta, laternalar çalmakta, zafer takları yeniden kurulmuş, sel gibi bir bayram havası hüküm sürüyordu…
…kiliseler faal, minareler ıssız, Rum halkı çılgınlıklar içinde, Türkler pusmuş bir halde.
Milne kurallarına aykırı olarak yapılan bu işgal hareketi, Yunan işgal kuvvetleri komutanlığının dahi tepkisini çekmiştir.
Şikayetler üzerine 9 Haziran 1919 günü Yunan Birliği geri çekilir ve birliğin komutanı disiplinsizlik suçundan 20 gün hapse mahkum edilir.
11 Haziran 1919…
Çerkez Ethem, Halit paşa ve Parti Pehlivan, olayları duyar duymaz bir grup akıncı ile hışımla Akhisar’a gelmişlerdir…

AKHİSAR’DA TRAJEDİ

Parti Pehlivan’ın anlattıkları:
Kayışlar köyü Yunan Jandarma karakol komutanı ve bir grup askerin, davet üzerine Akhisar’ı işgal etmeleri sinirleri çok bozmuştur. Çerkez Ethem burnundan solumaktadır, hükümet konağının önüne öyle bir hışımla gelir ki, toz bulutundan göz gözü görmez olur…
Ortam çok gerilmiştir; Çerkez Ethem adamlarına emir verir:
“Kaymakamı alın!...”
Kaymakam, hükümet binasının merdivenlerinden indirilirken Çerkez Ethem atından inmeden bekliyor, hırsından şaplağını çizmelerine vurarak çizmelerinde şaklatıyordu; sonra arkasına dönerek üç adamını görevlendirdi:
Şu kopil gâvur komutanını “halaskar gibi…” karşılamaya giden Müslüman gâvurlarını da getirin…
— “Bir masa üç sandalye bulun…”
Bulundu…
Sonra atından indi…
Kaymakamlık binasının önünde, çınar ağacının gölgesindeki taş sekinin üzerine divan kuruldu. Karşılama kafilesine katılan on beş Müslim kişi yakalanarak getirildi, içlerinde Akhisar Müftüsü de vardı. Rumların hepsi ortalıktan çekilmişti. Yalnız Rum’un biri fotoğraf çektirmek için getirildi. Oldukça kalabalık Müslüman ahali ise izleyici olarak toplanmıştı…
Çerkez Ethem masanın üzerine çizgisiz, sarı yapraklı tozlu bir defter koydu…
…Bizi de harp divanına almasın mı(!)
Ethem Ağa’nın boyu iki metre, önce Akhisar Kaymakamı’nı sorguladı?
Ona tepeden bakıyordu, eliyle çenesinin ucundan kaldırarak gözlerine baktı:
“Kaymakam… Sen hangi milletin kaymakamısın?...”
Kaymakam titriyordu:
“Osmanlı… Osmanlı tabii, ne diyeyim? E…”
"Osmanlı kaymakamı ha...Hizmetin Yunan'a..."
… Kaymakam asıldı(.) Halktan bir alkış koptu…
Eşraftan bir baş efendi:
“Sen ne iş yaparsın efendi?”
“Ticaretle iştigal ederim…”
“Ticaretinde vatanı satmak da var mıdır?”
“Ben onlara uydum… ne bileyim?...”
…eşraftan baş efendi asıldı ve halktan çok alkış geldi…
Müftü Efendi’ye sıra gelince:
“Biz hiç bir papaz görmedik ki Müslüman’a, müftüye temenna etsin…”
“Sen papazlara niçin temenna ettin?...”
Müftü Efendi başını hiç kaldırmadı; yere bakıyordu, hiç cevap vermedi…
O suçlu bulundu; asıldı; fakat bir sessizlik oldu…
Bu idam için alkış olmadı…
Çerkez Ethem, sırada korkuyla bekleyenlere dönerek baktı; onlara sordu:
“Bir daha yapar mısınız?...”
— “Hayııır!...”
“İyi… Hadi gidin…” dedi.
Parti Pehlivan yıllar sonra şöyle demiştir: “Bu millet dün bu meydanda Yunan’ı alkışlıyordu, bugün bizi… yarın kimi alkışlayacaktır?...”
—Bu milleti bu hale getirenlerin “Allah Belasını Versin!...” diye beddua okurken, kendimi çok sıktığım halde gözlerimden iki damla yaş gelmiştir. Bunu gören Çerkez Ethem kolumdan tutarak beni çekti, Halit Paşa’yı da alarak kaymakamlık binasına girdik.
Kaymakamlık binasında Çerkez Ethem Menemen Baskını’na laf çarpıtarak “Gittiğiniz yerde milislere düşmanca karşı çıkan kimse, düşmanın ta kendisidir, düşmanla bir tutacaktınız, dervişi devirmediniz; gitti Menemen Boğazı… Mutasarrıf Hüsnü benim elime geçmeliydi ki… ah ne yazık!...” der.
Halit Paşa Çerkez Ethem’in sözünü keserek, “Orada dur, bilmiyorsunuz; ortada büyük bir kumpanya var. Tarikat işleri bahane…” dedi.



YARARLANILAN KAYNAK VE KİTAPLAR:

BÜJAK, YUNAN ALBAYI,
1918-1922 Yunan Ordusunun Seferleri, İstanbul, 1934

DİMİTRİ TİMOLENDOS,
Yeni On Binlerin İnişi (Yunancadan çeviri), İstanbul,1943

FETHİ TEVETOĞLU,
Milli Mücadele Yıllarında Kuruluşlar, TTK Basımevi,1991

RAHMİ APAK,
İstiklâl Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, İstanbul, 1942

TRİKUPİS,
General Trikupis’in Hatıraları, Kitapçılık Ltd. İstanbul, 1967

HASAN İZZETTİN DİNAMO,
Kutsal İsyan

İLHAN SELÇUK,
Yüzbaşı Selahattin’in Romanı, cilt 2, Remzi Kitapevi, İstanbul,1975.

KEMAL TAHİR,
Yorgun Savaşçı

KAMİL SU,
Sevr Antlaşması ve Aydın vilayeti

KAMİL SU,
Manisa ve Yöresinde İşgal anıları

CUMHURİYET TARİHİ ANSİKLOPEDİSİ,
1.Baskı, Beyazıt Devlet Kütüphanesi,

DOĞAN AVCIOĞLU,
Milli Kurtuluş Tarihi





Daha bitmedi...

Şu okuduğunuz kadarıyla
Lütfen,
Allah için söyleyin;
Nedir bu gün yaşadıklarımız?

 Akhisar'da,
Çerkez Ethem
Heykeli mi gördünüz
Allah aşkına?
Parti Pehlivan müzesi,
Halit Paşa parkı,
Bakırcı Efe Caddesi mi?...

 Varsa yoksa Rum evlerini tamir et,
Kiliseleri onar....

 Cinsini cibilliyetini inkar edenlere
Söyleyecek çok sözümüz var daha...

 Saruhan Gönül Dostları


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder