17 Ocak 2011 Pazartesi

BİR YAHUDİNİN SAMİMİ İTİRAFLARI Gilad Atzmon


ÇALINTI TOPRAKLAR ÜZERİNDE
UZATMALARI OYNAMAK
Gilad Atzmon*

İsraillerle konuşursanız küçük dilinizi yutarsınız. İsrail Hava Kuvvetleri, gün ışığında yüzlerce sivil, yaşlı, kadın ve çocuk cinayeti işlerken, İsrail halkı bu şiddet destanında asıl kurbanların kendileri olduğuna inanmayı başarabilir.
İsrail halkıyla aşina olanlar onların hayatlarında hüküm süren savaşın kökleri hakkında tamamen bilgisiz oldukları gerçeğini fark edecektir. İsrailliler sıklıkla İsrail jargonunda anlamlı tuhaf savlar ortaya sürmelerine rağmen, bunlar Yahudi mahallesi dışında işe yaramaz. Bunlardan biri: `Bu Filistinliler neden bizim (İsrail) toprağı üzerinde yaşamakta diretiyorlar ki, neden Mısır, SuriyeLübnan ya da diğer bir Arap ülkesine gitmiyorlar?`. Diğer bir İbrani bilgelik incisi de, `Filistinlilere ne oluyor? Onlara su, elektrik, eğitim veriyoruz ve onların yapmak istedikleri bizi denize dökmek` diyecektir.
Şaşılacak şekilde, İsrailliler arasındaki sözüm ona `sol` ve hatta eğitimli `sol` bile, Filistinlilerin kim olduğunu, nereden geldiklerini ve neden direndiklerini anlamayı başaramaz.Filistin`in Filistinliler için vatan olduğunu kavrayamaz. Mucizevî olarak İsrailliler, İsrail`in, Filistin halkının harcama pahasına, Filistin toprağında, Filistin köylerinde, kasabalarına, tarlalarında ve bahçelerinde kurulduğunu anlamayı beceremez. İsrailliler Gazze ve bölgedeki mülteci kamplarındaki Filistinlilerin aslında Ber Shive, Yafo, Tel Kabir, Şeyh MunisLodHayfaKudüs ve diğer kasaba ve köylerden yerlerinden edildiklerini bilmez. Eğer İsraillilerin kendi tarihlerini nasıl bilmediklerini merak ediyorsanız, cevap basittir, onlara öğretilmez. İsrail-Filistin çatışmasına neden olan şartlar kültürleri içinde iyi saklanmıştır. Bölgedeki 1948-öncesi Filistin uygarlığı silinmiştir. Yerli Filistinlilerin 1948`deki etnik temizliği Nakba, İsrail müfredatında yoktur. Hatta İsrail resmi ya da akademik toplantılarında bile tartışılmaz ve adı geçmez.
Neredeyse her İsrail kasabasının tam merkezinde, epey tuhaf, neredeyse soyut bir boru işi, 1948 abidesi yer alır. Bu tesisat işinin adı Davidka`dır ve aslında 1948`de kullanılan İsrail havan topudur. İlginç olan şudur ki Davidka aslında inanılmaz etkisiz bir silahtır. 300 metreden uzağa işlemez ve çok sınırlı zarar verir. Davidka`nın zararı asgari olsa da, oldukça fazla ses çıkarır. Resmi İsrail tarih anlatımına göre, Araplar, yani Filistinliler, Davidka`nın sesini uzaktan duyduklarında hayatları için kaçışırlarmış. İsrail anlatımına göre, Yahudiler, yani `yeni İsrailliler`, biraz havai fişek yapar ve `Arap ödlekler` aptallar gibi kaçarlarmış. İsrail resmi anlatımında, Davidka`nın öncesinde gelen genç IDF ve paramiliter birimlerinin yaptıkları katliamlardan bahsedilmez. Aynı zamanda Filistinlerintopraklarına ve evlerine dönmelerini yasaklayan ırkçı kanunlardan da iz yoktur.
Yukarıda anlatılanın anlamı oldukça basittir. İsrailliler tamamen Filistin davasından bihaberdir. Yani Filistin davasını sadece kanlı mantıksız bir delilik olarak yorumlayabilirler. İsrail`in Yahudi merkezci soliptik evreninde, İsrailli masum bir kurbandır ve Filistinli barbar bir katilden başka bir şey değildir.
İsrailliyi geçmişiyle ilgili karanlıkta bırakan bu mezarsı durum, herhangi bir gelecek uzlaşı olasılığını da yok etmektedir. İsraillinin çatışmayla ilgili idraki asgari olduğu için, `düşmanı` temizlemek ya da yok etmek dışında herhangi bir muhtemel çözümü tasavvur edememektedir. Tüm İsraillilerin bilmesine izin verilen yegâne şey Yahudi acılamasının fantezi anlatımlarıdır. Filistinlilerin acısı onların kulağına tamamen yabancıdır. `Filistinlilerin dönme hakkı` ona matrak gelmektedir. Hatta en ileri `İsrailli insancıllar` bile, toprakları yerli sakinlerle paylaşmaya hazır değillerdir. Bu Filistinlilere, her şeye rağmen özgürlükleri dışında başka seçenek bırakmamaktadır. Açıkçası, İsrail tarafında barış için bir muhatap yoktur.
Bu hafta Hamas`ın balistik yetkinliği hakkında daha fazla şey öğrendik. Besbelli ki Hamas İsrail`e uzun zamandan daha fazla olarak itidalli olmuş. Güney İsrail`e çatışmayı yaymaktan hep kendini geri tutmuş. Bana göre Sderot ve Ashkelon`a tek tük düşen Kassam füzeleri bana esaret altındaki Filistinlilerin verdiği mesajlarından başka bir anlam taşımıyor. Çalınmıştopraklara, ev arazilerine ve bahçelere verilen ilk mesaj, `Ey sevgili toprağımız, seni unutmadık, senin için burada hala savaşıyoruz, er ya da geç geri geleceğiz, bıraktığımız yerden yeniden başlayacağız` diyor. Ancak mesaj aynı zamanda daİsraillilere de: `Siz, oradakiler, Sderot, Beer Sheva, Ashkelon,AshdodTel Aviv ve Hayfa`dakiler, farkında olun ya da olmayan, çalıntı topraklarımız üzerinde yaşıyorsunuz. Hemen toplanmaya başlasınız iyi olur çünkü zamanınız doluyor, sabrımızı tükettiniz. Bizlerin, Filistin halkının, kaybedecek artık hiçbir şeyi yok`.
Bununla yüzleşelim, İsrail`deki gerçekçi durum daha çok ölümcüldür. İki yıl önce Hizbullah roketleri kuzey İsrail`i vurdu. Bu hafta Hamas, İsrail`in Güney`ine balistik intikam kokteylleri servis edebileceğini ispatladı. Hizbullah ve Hamas`ın her iki durumunda da, İsrail askeri cevap veremedi.Sivilleri öldürebileceğinden şüphe yok fakat roket atışlarını durdurabilmekten aciz. IDF, ya tüm İsraillin üzerini örtecek bir beton tavan yapacak ya da koruyamayacak. Belki de ilahi nihayette bunu planlıyorlardır.
Ancak hikayenin sonundan daha çok uzağız. Hatta daha başındayız. Her Orta Doğu uzmanı, Hamas`ın Batı Şeria`nın kontrolünü saatler içerisinde ele geçirebileceğini bilir. Aslında, Batı Şeria`daki PA ve Fetih kontrolü IDF sayesindedir. Hamas, Batı Şeria`yı aldığında, İsrail`in en büyük nüfus merkezi Hamas`ın merhametine kalacaktır. Bunugöremeyenler için söyleyelim, bu Yahudi İsrail`in sonu anlamına gelmektedir. Bugün, üç ay sonra ya da beş sene sonra olabilir; olay `eğer`den çok `ne zaman`dır. Tüm İsrail Hamas ve Hizbullah`ın füze menzilinde olduğunda, İsrail toplumu çökecek, ekonomisi iflas edecektir. Kuzey TelAviv`deki müstakil bir villanın fiyatı, Kiryat Shmone ya da Sderot`taki kulübeyle aynı olacaktır. Tel Aviv`i tek bir füzeyle vurulduğu zaman, Siyonist rüya sona erecektir.

IDF generalleri bunu bilir, İsrailli liderler de. Bu nedenle zaten Filistinlileri yok etmek için bu savaşı başlattılar. İsraillilerGazze`yi işgal etmeyi planlamıyorlar. Orada istedikleri bir şey yok. Tek istedikleri Nakba`yı bitirmek. Filistinlileri silmek için üzerlerine bombalar yağdırıyorlar. Filistinlilerin bölgeden gitmesini istiyorlar. Açıkça görülüyor ki işe yaramayacak, Filistinliler kalacak. Sadece kalmayı istedikleri için değil, İsrail ölümcül taktiklerini uyguladığı sürece topraklarına dönüş günleri yaklaştığı için.
İsraillinin gerçeklerden kaçtığı yer de tam burası. İsrail, `dönüşü olmayan noktayı` çoktan geçti. Yok olmaya mahkûmiyeti, Filistinli siviller üzerine attığı her bombaya nakşediliyor. İsrail`in kendini kurtarmak için yapabileceği hiçbir şey yok. Çıkış stratejisi yok. Çıkış yollarını müzakere edemez çünkü ne İsrailliler ne de liderliği çatışmadaki temel parametreleri anlayabilmiş değil. İsrail`in harbi sonlandıracak askeri gücü yok. Filistin`den çıkan liderleri öldürmeyi başarabilir, senelerdir de yaptığı bu, buna rağmen Filistin direnişi ve mukavemeti zayıflayacağına daha da güçleniyor. İlk intifada da bir IDF generalinin öngörüsünde olduğu gibi: `Kazanmak için Filistinlilerin yapması gereken tek şey hayatta kalmak`. Hayatta kaldılar ve gerçekten de kazanıyorlar.
İsrail liderleri de bunun farkında. İsrail şimdiden her şeyi denedi, tek taraflı çekilme, aç bırakma ve şimdi de soykırım. Demografik tehlikeyi sıkı bir Yahudi gettosuna dönüştürerek savuşturmayı bile düşündü. Hiçbir şey işe yaramadı. Hamas siyaseti görünümündeki Filistin mukavemeti bölgenin geleceğini tayin edecektir.
İsraillilere kalan tek şey, körlüklerine ve şimdiden hazır ve nazır ölümcül kaderleri olduğu gerçeğinden kaçmaya sıkıca sarılmaktır. Aşağıya doğru yuvarlanırken, İsrailliler bilindik çeşitli kurban ilahileri söylemeye devam edeceklerdir.Benmerkezci üstülükçü gerçekle doldurulmuş olarak, başkalarına yaşattıkları acılara şimdilik kör olarak kendi acılarına boğazlarına kadar gark olacakları günler uzak değildir. Benzersiz şekilde İsrailliler başkaları üzerine bombalar bırakırken birleşik bir topluluk gibi davranmalarına rağmen, biraz canları acıdığında incinebilir masumiyetin ayrık birimlerine, monatlara dönüşmeyi başarırlar. Benlik bilinciyle ve geri kalanlar tarafından algılanan görünümleri arasındaki bu tutarsızlık İsrailliyi canavar bir soykırımcıya dönüştürür. İsraillin kendi tarihini idrak edememesinin de nedeni bu tutarsızlıktır, kendi Devletleri`ni yok etmek sürekli ve sayısız teşebbüslerini kavramalarını da bu engeller. İsraillilerinShoah`ın (Nazi Soykırımı`nın İbranicesi) anlamını idrak etmelerini ve bir sonrakini önleyebilmelerini engelleyen de aynı tutarsızlıktır. Bu tutarsızlık İsraillileri insanlığın bir parçası olmaktan alıkoyar.
Bir kez daha Yahudiler bilinmez bir kadere doğru yola çıkmak zorunda. Bir nebzeye kadar, kendi yolculuğuma az evvel başladım.
*İsrailli dünyaca tanınmış müzisyen.
* * *
ESKİ AHİT VE GAZZE’DEKİ SOYKIRIM
Gilad Atzmon*

“Düşmanlarınızı kovalayacaksınız. Kılıç darbeleriyle önünüzde yere serilecekler. Beşiniz yüz kişinin, yüzünüz on bin kişinin hakkından gelecek. Düşmanlarınız kılıç darbeleriyle önünüzde yere serilecek”
Leviler (Leviticus) 26:7-8

Tanrınız RAB mülk edinmek üzere gideceğiniz ülkeye sizi götürdüğünde, önünüzden birçok ulusu … kovacak. Tanrınız RAB bu ulusları elinize teslim ettiğinde, onları bozguna uğrattığınızda, tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma yapmayacaksınız, onlara acımayacaksınız
Yasanın Tekrarı (Deuteronomy) 7:1-2,

“… soluk alan hiçbir canlıyı yaşatmayacaksınız. Tanrınız RAB'bin size buyurduğu gibi, onları … tümüyle yok edeceksiniz.”
Yasanın Tekrarı (Deuteronomy) 20:16-17

İncil âlimleri arasında Yahudi İncil’inin (Eski Ahit), bazılarının neredeyse soykırım çağrısına ulaşan oldukça tahripkâr etik-dışı önermelere sahip olduğu konusunda çok az şüphe vardır. İncil âlimlerinden Raymund Schwager, Eski Ahit’te, açık şiddet içeren 600 pasaj, Tanrı’nın azabıyla ilgili 1000 betimsel ayet, Tanrı’nın açıkça insanları öldürmelerini emreden 100 pasaj bulmuştur. Açıkça, şiddet Yahudi İncil’inde (Eski Ahit) en sık adı geçen edimdir.
Yahudi İncil’ini (Eski Ahit) ruhsal bir metinden kan-içkin bir tapu senedine başarıyla dönüştürmeyi başarmışlardır. Onlar orada Zion’da, yani Filistin’de, toprakları işgal etmek ve yerli sakinleri yok etmek, açlıktan öldürmek ve kapatmak için bulunurlar. Buna göre, iki gün önce kuzey Gazze’yi haritadan silen topçu komutanlar ve IAF (Israel Air Force) pilotları eğer Deuteronomy 20.16’yı izliyorlarsa, öyle görünüyor ki yaptıkları “nefes alan hiçbir şeyi hayatta bırakmamak”tır. Yine de bir soru cevapsızdır.
Yahudi devleti insanlığa ve hümanizm nosyonumuza en büyük tehdittir. Hıristiyanlık, İslam ve hümanizm, Yahudi kabile köktendinciliğini dönüştürmek ve onu evrensel ahlakla değiştirmek için geldi.
Filistin sivil halkına karşı acımasız saldırının son 12 günü tartışmaya yer bırakmıyor. İsrail dünya barışına en ölümcül tehlikedir. Açıkça uluslar 1947’de ırkçı odaklı bir kimliğin hevesine devlet kurma şansı vererek trajik bir hata yapmıştır. Ancak ulusların şimdiki görevi çok geç olmadan bu devleti lağvetmektir. Yahudi devleti ve dünyadaki güçlü lobileri banal bir popülist ideoloji (demokrasi, terörle savaş, kültür çatışması vs) “adına” küresel bir savaş içine çekmeden önce bunu yapmak zorundayız. Tek ve yegânegezegenimizi nefret kazanına dönüştürmeden önce uyanmak zorundayız
*İsrailli dünyaca tanınmış müzisyen.

* * *
Manisa'lı Kripto Yahudiler'in,
Olmayan vicdanlarına ithaf olunur. (SGD)


* * *

    
İÇİMİZDEKİ KRİPTO YAHUDİ FAŞİSTLERİ
İSRAİL YAHUDİLERİNDEN TEHLİKELİDİR!...

Samimi itirafları
Manisalı Kriptolardan da bekliyoruz...
Her davranışın bir kökeni,
Yani bir cibilliyet gerekçesi vardır.

Filistin ve Gazze'deki
Müslüman çocuklarının katledilmesi karşısında,
Ağzını bıçak açmayan Manisa Kriptoları...

Etnik Bakiye Sendromu'nu çözmeden
Manisa'yı çözemezsiniz,

Manisa'yı çözmeden
Manisa'lı Kripto Murat Belge'yi çözemezsiniz,
Manisa Gördesli Kripto Yahudi Orhan Yamuk'un
Ne yapmak istediğini anlayamazsınız....

Orhan Pamuk ve Murat Belge'nin dedeleri
700 yıllık Saruhan adını
Gâvurca bir isim olan Mania(k)sa yapmışlardı;
Şehrin kurucucusu Saruhan Bey'in adını
Yunan işgal güçleri bile değiştirememişti,
Ama bu kez sembollerle ve simgelerle
Başka bir işgal başlamıştı.
Bu sinsi işgalin adını koyamayan halk
Ölmüştür de arkasından ağlayanı yoktur!

İl meclis kararı yoktu,
Şehir belediye meclisi kararı yoktu,
Ama şehrin adı bir gecede değişmişti.

En küçük bir köyün bile adını
Referandum yapmadan asla değiştiremezsiniz!
Öyle bir referandum da yapılmadan
Bu hokus fokus nasıl olmuştu?...

Şimdi leşleri maşatlıkta yatan
Bu madrabazlar kimlerdi?

Şehir merkez nüfusunun sadece yüzde 1'i olan
Bu Kabalist Kriptolar kimlerdi?

Artık kar eridi, necasetleri ortaya çıktı.
Pis kokuları Arz'ı, Feza'yı sardı, deşifre oldular.
Hâlâ Kriptoluk yapıyorlar!

Çiçeron ne demişti?
Roma Devletinin en güçlü olduğu günlerde,
Roma'nın en güçlü hatibi ve düşünürü ÇİÇERON,
Devletin karşılaşacağı tehlikeleri sayarken,
Bu tehlikelerin en başında "hain/kripto gelir" demiştir.
Çünkü düşmanın kim olduğu, yeri ve bayrağı biliniyor.
Hainlerin nerelere sokulduğunu bilemezsiniz,
Yeri ve bayrağı belli değildir.
Hain, sizin bayrağınızın altında yaşayarak
Kriptoluk yapar,
Sizin mabetlerinizde ibadet eder,
Sizin gibi konuşan, sizin yaşadığınız gibi yaşayan,
İçinizden biridir.
Hain Kripto, devletin bütün nimetlerinden yararlanır,
Fakat düşman adına devletine
Ve milletine karşı savaşır.
Ve Çiçeron,
M.Ö. 43 yılında hainler tarafından katledilir.

Roma İmparatoru CAESAR,
M.Ö. 15 Mart 44 tarihinde Senatus toplantı salonunda,
En güvendiği senatör
Brütüs tarafından arkasından hançerlenmişti...

...

Şimdi size,
O şehrin yerinde bulunduğu iddia edilen
Atlantis'i anlatalım.
O şehirde çok eski devirlerde bir antik kent,
Atlantis vardı.
Bu anlatacağımız bir fıkra değil,
Kabalist bir efsanedir ve aynı ile vakidir.

Atlantis halkı sapıklaşmış,
Erkek erkeğe ram olmuşlardı (neuzibillah!)
Bu sapıklar Talmut'un çocuklarıydı
Ve Kabala sapıkları olarak da ün yapmışlardı.
Bunun üzerine Atlantis Şehri kadınları
Rabb’ine yalvardı:
"Ya Rab!... Bizim ne günahımız vardı ki..."
"Kocalarımız erkek erkeğe ram oldular,
Çocuk doğuramaz olduk..."
"Bunları helak eyle ya Rab'bim..." diye
Allah'a yakardılar.

Allah, Atlantis şehri kadınlarının
Duasını kabul ederek,
Büyük bir felaket gönderdi.
Atlantis yedi kat yerin dibine, yedi defa battı çıktı...

Kabalist Kriptolar,
Yusuf Has Hacip Medresesi'ni arayacak değiller ya...
Dumanlı Dağ'ın tepesinde Atlantis arıyorlar.

Kabalist sapıklar, şehrin yerden son çıkışında
Dumanlı Dağ'ının tepesinde oturup kaldığına inanırlar,
Ama kendilerinin
Kabalist Yahudi köklerinden geldiklerini saklayarak
Kriptoluk yaparlar,
Çünkü geçmişlerinde çok utanılacak şeyler vardır.
Ve Cenabı Rabb'ül Âlemin emretti, sebep yarattı,
Atlantis Şehri'ni helak etti, lâkin şehrin kadınları
Günahsız oldukları için kurtulmuştu.

Atlantis kadınları kurtulduktan sonra
Sinop civarına göç etmişler,
Öyle sapık erkek olacağına hiç olmasın diyerek,
Amazon Kadın Savaşçıları Devletini kurmuşlardı.

Amazon kadınları artık akıllanmıştı,
Tuttukları erkeklerden çocuk sahibi olduktan sonra
Kellelerini uçurdular,
Doğurdukları erkek çocuklarını da katlettiler,
Çünkü "bir i.ne bir orduyu bozar"  dediler
Ve insanlığın bir daha
İ.nelerin eline düşmesini istemediler.

Peki,
Şimdilerde Atlantis arayan i.neler nereden çıktı?

Talmut'un Kabala sapıklarına göre,
Ahir zamanda bir çıplak haberci
Nezir(ahir zaman peygamberi) gelecek,
Siz Çıplak Haberci'ye "Tarzan" deyin,
Ki Tarzan'ın olduğu yerde maymun da olur,
Şehrin, sizin dininizden olmayan halkını da
Maymun yerine koymuş olursunuz.
Zaten siz insan soyundan gelmesiniz,
Ama Müslümanlar Goyim'dir,
Dinozor'dur, maymundan gelmedirler(!)

Çıplak Uyarıcı gelir ve Talmut'un Kabalistlerine
Atlantis'in yerini söyler,
Atlantis aranıyor...

Çıplak uyarıcı, Dumanlı Dağ'ın adını değiştirin,
Bu dağa, Yahudler'in Siyon Dağı'ndan önceki
Kıblesinin adını verin, der.
Verirler...
Ve Dumanlı Dağ'ın adı SPİL olur.
SPİL nedir?
Kabala anlatımlarına göre, sapık olduğu için,
Sodom ve Gomore'den,
hem de Yahudiler tarafından kovulmuş olan,
Sapıtmış Yahudiler'in Siyon Dağı'na inat,
Alternatif kıblesi SPİL'dir.
Bunlara Mani-aist sapıklar da denir.
Biz yıllardır bu Mani-aistler'in açık hava tiyatrosunun,
İkiyüzlü değil, çok yüzlü şahsiyet bozukluğu,
Utanç piyeslerini izliyoruz..
Bunun Filozofi'deki Mahla'sı nedir?
Erkek dersen, erkek değil, kadının rolünü çalmıştır.
Kadın dersen, kadın değil...
Gâvur dersen, gâvur değil...
Müslüman görünür, kâfire meyyal...
Yanlışa doğru, doğruya yanlış der...
Milliyeti kayıp, cibilliyeti kayıp,
Halkımız arif olmuş, bunlara "Mani-yamış" demiştir.
Manyamışlar...

Çıplak uyarıcı,
Şehrin 700 yıllık Türk adını da değiştirin,
Yahudi köklerinden birinin adını koyun, der.
Koyarlar.

Ve 700 yıllık Türk adı SARUHAN,
Gâvurca MANİ-SA oldu,
Neden oldu, nasıl oldu?
Şehrin kurucusu SARUHAN BEY'den
Niçin rahatsız olmuşlardı,
Bir Selçuklu Alperen Derviş'inden
Rahatsız olanların cinsi cibilliyeti nedir?
Bir ipucu verelim...
SA: İbranice'de şehir demektir.
Peki, Mani, Mania, Maniaist nedir?
Onu da halkımız bilir...

Peki, halkın yüzde 99'u uyanmaz mı?
Uyanmaz!

Çünkü onlar artık Tarzan’ın maymunlarıdırlar
Ve Kabala Siyonistleri ise hepsinin efendisi olmuştur.

Peki, yeni Atlantis, Magnisa'ya ne olur?
Bir şey olmaz,

Bu kez helâk olduklarını bile anlamadılar!!!


* * *

Maide Suresi: 64
…Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır.
Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa,
Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.

* * *

Celal Bayar Üniversitesi öğrencisi, sevgili okuyucumuz
Şahin Serdengeçti
Çok kıymetli bir mesaj göndermiş,
Aynen yayınlıyoruz.




ADNAN MENDERES'İ YAHUDİLER KATLETTİ...
Tarih: 14.12.2005 Saat: 02:33 Yayınlayan: Cumhur_Pulic




 Masonlar tarafından, İmralı'da bulunduğu süre zarfında, boynunda sigara izmaritleri söndürülerek işkence yapılan Adnan Menderes, halkın büyük sevgi ve desteğini kazanmış bir devlet adamı idi. Yahudiler, önlerine çıkan bu engeli, bu abide insanı, binbir türlü dalavere ile katletti...

Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, masonik sistem tarafından idam edilerek katledildiler...

Yahudiler ve işbirlikçileri, kendilerine engel teşkil eden değerli devlet adamları için bakınız nasıl düşünüyor:

'Hakikate doğru ilerlemeyi durdurmak isteyen düşmanların, yoldan temizlenmesi lazımdır; şu kadar ki her türlü intikam alma bile kanun ve adalet esprisi dahilinde yapılmalıdır; aksine kalkışacak olanların hepsi cezalandırılmalıdır.'
Mason Dergisi, s.12, cilt 2, sf.19

Aşağıdaki bilgiler 'Tercüman' gazetesinden. Hatırda tutulması gereken, geçmişte gerçeği yansıtan, değerlerimize hizmet eden bir çok basın yayın organı, akabindeki yıllarda Yahudiler tarafından ele geçirilmiştir. Buna en yeni delil, 'Türkiye Gazetesi' ve 'TGRT'nin Amerikan vatandaşı bir Yahudi tarafından satın alınmasıdır. Bugün 'Tercüman' gazetesinin çizgisi daha çok masoniktir. Eski Tercüman'dan alınan bu bilgiler gerçeği yansıtmakta, Adnan Menderes gerçeği kısmen de olsa gözler önüne serilmekte: TIKLAYINIZ. 

27 Mayıs ihtilalinde Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan
33 Dereceli mason Celal Bayar,
tereyağından kıl çeker gibi masonik sistem tarafından kurtarılmış,
Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan gibi
3 değerli insan, 3 değerli devlet adamı
asılarak şehid edilmişlerdir.

* * *
Önemli Not:
Yassıada mahkemesi Baş Savcısı: EGESEL
Yassıada Mahkemesi Başkanı: SALİM BAŞOL
Yakubi Yahudi Mason değil miydiler? (SGD)


Saruhan Gönül Dostları 27 Ocak 2008

* * *

DÜŞÜN
‘HAYSİYET’ İN
YAKASINDAN!


İnsanlık meydanlarda, sokaklarda, “ONURU” kutluyor.
Türk Milleti Havaalanında, “HAYSİYETİ” karşılıyor.
Filistin’de bayram,
Gazze’de alevler içinde kutlama…

AKP’nin İllerden gelen temsilcileri İstanbul’da…
Coşku dolu açıklamalar,
Başbakan’a destek mesajları
Yurdun her yanında yankılanıyor…

SORUYORUZ!

Sırtından “vekil” olanlar!
Sırtından “başkan” olanlar!
Sırtından “büyük başkan” olanlar!
Sırtından “ikbal, itibar” kazananlar!

Dangalak dangalak, karılar gibi konuşa konuşa
Partinizi zarara sokan sizsiniz…
“Partinin ikinci adamıyım” diyorsunuz,
Doğu İlleri Mitinglerine bizzat çağırılıyorsunuz,
Gitmiyorsunuz.
Filistin yanarken,
Hamas “yetişin” derken,
Genel Başkanınız konuşuyor, siz yoksunuz…
Davos’tan zaferle dönüyor,
Bütün vilayetler havaalanına dökülüyor,
Bir tek Manisa yok…

KİMSİNİZ SİZ?

Size soruyoruz beyler,
Duyuyor musunuz?

KİMSİNİZ SİZ?

Fazla söze gerek yok.
Konu anlaşılmıştır…

BAŞBAKANIMIZIN
YAKASINDAN
DERHAL
DÜŞÜN !


Saruhan Gönül Dostları 30 Ocak 2008


***


BAŞBAKANIMIZ KÜKRÜYOR

MANİSA SİYASETİ

NEDEN SUSKUN?!!!


Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, İsviçre Davos'da,

Türk Milleti'nin tarihinden gelen derinlikle kükreyerek,

İsrail Devlet Başkanı Şimon Perez'e

"Siz öldürmekten başka ne bilirsiniz?!!!" dedi.

Şimon Perez, Erdoğan'a oldu çerez...

Eyyyy Manisa siyaseti, uyuma çuval ağzı aç, çuvallama!

Her b.ka maydanoz olan Manisa siyasetçileri,

Büyük davalarda niçin kayıplardasınız?

Olayın hemen arkasından,

Türkiye'nin, emekli "monşer",

Aslında İsrail'den içgüveyi Yahudi Büyük Elçisi,

Küçük adamlar salyalarını akıttılar;

Başbakanımıza zehirlerini kusarak,

Milletimizi İsrail ile tehdit ettiler,

Gizli Yahudi cinslerine çektiklerini belli ettiler...

Peki, sessiz kalan siyasetçiler hangi cinse çekmişlerdi?...

Türkiye'de Yahudi Faşist Medyası

Ve yazarları var, diyorduk.

Bu olay üzerine,

“Aydın Soyan medyası” ve yazarlarının

Havlama seslerini duyduk.

İçimizdeki Yahudiler yerini belli etti.

Peki, sessiz kalan Manisa Monşerlerinin yeri neresidir?...

ERENLER NE DEMİŞ?

"Suskun kalarak yerini belli ediyorlar"

Buralarda mahalle karısı gibi,

Ancak iç sorunları kışkırtarak varlık gösterebilen sahtekârlar!

Saz mahalleye gidin, mahalle karılarının arasına karışın,

Vıdı vıdı edin, dedi kodu yapın! Ama...

BAŞBAKANIMIZIN YAKASINDAN DÜŞÜN!!!


SGD

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder