17 Ocak 2011 Pazartesi

Manisa'nın KARA DİZİ'si: SÜMERBANK TUFANI

GELENEKLERİMİZDE VARDIR,
HATIRLAYIN;
Mahallenin delikanlıları,
Bir evde,
Yaramazlık yapıldığını hissettiklerinde
O evi taşlarlarmış...
"Mahalle Baskısı" mı ne diyorlar bugünlerde...
...
Bir varmış bir yokmuş.
Evvel zaman içinde;
Manisa'da...
...  ...  ...
MANİSA'DA,
DELİKANLILAR;
NE PİSLİKLERİ 
SÜPÜRDÜLER
GÖRECEKSİNİZ !

HEM DE
"MAHALLE" DEN ALDIKLARI GÜÇLE.

NESİLLER BOYU UNUTULMAYACAK,

MİDENİZİ BULANDIRAN O PİSLİKLER
VE
GURUR DUYACAĞINIZ
"MAHALLE BASKISI."
 ...
 "VATAN YAHUT SÜMERBANK"

Çanakkale'den Sümerbank'a
Kuşatılan Türkiye
........
........
........


AYRINTILARIYLA,
SONUÇLARIYLA:
SÜMERBANK TUFANI
"Kırk haramîler"

KARA DİZİ
YAKINDA
 Saruhan Gönül Dostlları,  10 Mart  2008
---------------------------------------------------------------------------------------------------------
YAZI DİZİMİZLE İLGİLİ SON GELİŞMEYİ SİZLERLE PAYLAŞIYORUZ


TÜRK CEZA KANUNU
GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAK:
MADDE 257. (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.


Tarih: 27 Temmuz 2007:
Belediye Başkanı  hakkında yargılanma talebine
İç İşleri Bakanlığı izin verdi.

Sayın Kar, “Yargılanmak istemediğini” bildirdi.

Tarih: 5 Kasım 2007;
Danıştay 1. Dairesi dosyayı inceledi;
“Yargılanması gerektiği” kararını verdi.



SONUÇ:

 Tarih: 30 Mayıs 2008:
Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinde ilk duruşma.


Sanık:
Bülent Kar
Suç:
Görevi
Kötüye Kullanmak





 Ne Demiştik:
"Yeni bir konsept,
Geleceğimizi aydınlatacak
Yeni bir dönem."



"Devlet, Kağnı Arabasıyla Tavşan Avlar”

Saruhan Gönül Dostları 19 Mart 2008



 YORUMSUZ


 Manisa Haber Gazetesi 19.03.2008

AHMET ÇINAR


Bülent Bey'i Türk hâkimlerine emanet ettik…

Yok yok yok…
Hemen yanlış anlamayın lütfen…
AKP'nin kapatılması davasından filan söz etmeyeceğim.
Yazıda "mahkeme, savcı, iddianame, sanık, yargı" sözcükleri geçecek.
Ama konumuz AKP değil,
Bülent Arınç hiç değil.
Bülent Kar'dan söz açmak istiyorum.
Manisa Belediye Başkanı…
Ege Belediyeler Birliği Başkanı…
Manisa Ortak Girişim Grubu
Yönetim Kurulu'nun sabık ve de müstafi başkanı…
Hani, şu meşhuuuur
Sümerbank olayının önemli kahramanlarından…
Hani, şu halkın malı Sümerbank'ı 3.5 milyon dolara satın alıp,
Hollandalı Redevco firmasına 25 milyon avroya satan
47 ortaklı şirketin yönetim kurulu başkanı…
Hani birden celallenip, kızıp, öfkelenip de,
eski Sümerbank ortaklarına su şişesi fırlatmaya yeltenip,
genel kurul salonunda naralar atan…
Sonra da, bir gece ansızın karar değiştirip istifa edip, giden…
Anladınız canım… Belediye Başkanımız Bülent Kar…
Bir haberi paylaşmak istedim, siz değerli okurlarımızla…
***
Sayın Bülent Kar,
Manisa 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak.
Zincirleme şeklinde görevi kötüye kullanma suçundan.
Türk Ceza Yasası'nın 257. maddesinden.
İddianame tanzim edildi, taraflara bildirildi.
Yargı süreci başladı.
İlk duruşma 30 Mayıs'ta.
Sanırım mübaşir şöyle seslenecek: Sanııııık Büleeent Kaaaar…
Sayın Kar, Manisa Adliyesi'ndeki bu sese alışkın.
Çünkü, yıllarca avukat olarak görev yaptı aynı adliyede.
Mübaşir genellikle şöyle seslenirdi: Avukaaaaat Büleeent Kaaaar.
Bu kez küçük bir değişiklik olacak. Mübaşir başka türlü seslenecek.
Olabilir.
İnsanlık hali.
Pek çoğumuz mahkemeye çıkmışızdır.
Gazeteci olarak ben de çıktım.
Tanık olarak, sanık olarak, davacı olarak, davalı olarak.
Şunu söyleyebilirim, bugüne kadar belgesiz yazmadım,
yalan yazmadım, iftira atmadım.
Ve bugüne kadar,
yazdıklarımın hiçbir satırı mahkeme tarafından yalanlanmadı.
Övünmekten nefret ederim ama,
bu konuda, ne yalan söyleyeyim, gizli gizli bir övünç duyuyorum.
***
Dönelim Sayın Bülent Kar'ın yargılanacağı davaya…
Sümerbank olayının gelişimini bilmeyen kalmadı.
Sağır sultan duydu.
Sümerbank'ı 3.5 milyon dolara
Özelleştirme İdaresi'nden alıp 25 milyon avroya
Hollandalı Redevco firmasına satan
Manisa Ortak Girişim Grubu AŞ'nin
ne hallere düştüğünü bilmeyen kalmadı.
Olaya Başbakanlık Teftiş Kurulu el koydu.
Başbakan imzasıyla özelleştirmenin durdurulması ve
Sümerbank'ın geri alınması istendi.
Özelleştirme İdaresi de gereğini yaptı.
Davalar sürüyor.
Süreç karışık.
Ne olacağı belirsiz.
Bu arada, Sayın Bülent Kar'ın yargılanması talep edildi.
Belediye Başkanı olduğu için,
öyle sıradan yurttaş gibi yargılayamazsınız.
İçişleri Bakanlığı'ndan izin istendi.
İçişleri Bakanlığı, iddiaları inceledi.
Bülent Kar'ın yargılanması için,
27 Temmuz 2007'de izin verdi.
Sayın Kar, itiraz hakkını kullandı.
Danıştay'a itiraz ederek, "yargılanmak istemediğini" belirtti.
Danıştay 1. Dairesi, iddiaları, belgeleri ve
Sayın Bülent Kar'ın itirazını inceledi.
6 Kasım 2007'de Sayın Kar'ın itirazı reddedildi.
Danıştay 1. Dairesi,
Sayın Bülent Kar'ın "yargılanması gerektiği" yönünde karar verdi.
Süreç işledi.
Veeee…
Manisa 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
Sayın Bülent Kar hakkında dava açıldı.
Türk Ceza Yasası'nın 257. maddesinden yargılanacak
Sayın Bülent Kar.
***
257. madde şöyle:
Görevi kötüye kullanma
MADDE 257. - (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında,
görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle,
kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan
ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi,
bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında,
görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek,
kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan
ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi,
altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikap suçunu oluşturmadığı takdirde,
görevinin gereklerine uygun davranması için
veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına
çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
Yasa böyle…
Söz, bağımsız ve yüce yargının…
***
Mesir Şenlikleri'nin İstanbul'daki İstiklal Caddesi'nde tanıtıldığı,
caddeden geçenlerin üzerine macun saçıldığı bu şen şakrak günlerde,
bu konulardan söz açmak istemezdim.
Kentimizde, ülkemizin en güzide, en mümtaz ve en muhterem sanatçılarını
(Örnek: Seda Sayan) ağırladığımız bu neşeli günlerimizde,
böyle konuları gündeme getirmek istemezdim.
Ama, ne yapayım…Ben de böyleyim işte…
Can sıkıcı konular aklımıza geliveriyor…
Kusurumuza bakmayın…Ne olur affedin…
"BÜLENT ARINÇLIK" ETMEK
Eski bir milletvekilinin cenazesine katılacaksınız ve
size gazeteciler kapatma davasıyla ilgili bir soru soracak.
Siz de tutup,
"Ölüm en büyük gerçektir, bunu başsavcı da bilmeli, herkes de bilmeli" diyeceksiniz
Sorusunu beğenmediğiniz gazeteciye
"Şeyini şey ettiğimin şeyi" dediniz, sustuk…
Tuttunuz, "Laikliğe inanmıyorum" dediniz, yutkunduk…
3 Kasım 2002 seçimlerinden önce
"başörtüsü namus borcumuz" dediniz,
seçimlerden sonra 180 derece dönerek
"Eşimin kişisel tercihi" dediniz, duymazdan geldik…
Alaşehir'in Yıldırım Beyazıt parkında
tepkisini dile getiren çiftçiyi azarlayıp
"Seni kim gönderdi buraya, terbiyesiz"
dediniz, görmezden geldik…
Ama önceki gün,
tam da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
partinize kapatma davası açmışken, bir cenaze töreninde ettiğiniz laflar…
Pes dedim, başka bir şey demedim.
***
Cenaze töreninde ettiğiniz lafları cümle cümle analiz etmek istiyorum…
İlk cümle: "Ölüm en büyük gerçektir.
"Eyvallah… Denecek laf yok…
Milyonlarca yıldır bilinen en katı gerçek
İkinci cümle:
"Bunu savcı da bilmeli, herkes de bilmeli."
Nedir bu yahu…
"Bunu herkes bilmeli" deyip noktayı koysanız,
sorun bile değil.
Herkes bu cümlenin altına imzasını basar.
Ama ille "Bülent Arınçlık" edeceksiniz
ve "Bunu başsavcı da bilmeli" diyeceksiniz, değil mi!
Eli tabancasının kabzasında ateşte bekleyen
binlerce fanatik cahil cühela takımına hedef göstereceksiniz değil mi!
Ben bir düşmanımı, bir hasmımı, bir rakibimi kastederek
basına demeç versem ve desem ki,
"Ölüm en büyük gerçektir.
Bunu falanca bilmeli, herkes de bilmeli…
" Kastettiğim o kişi bir süre sonra vurulsa,
savcılar, hedef göstermekten hakkımda dava açarlar.
Sayın Arınç, ettiğiniz laf dünyanın bütün dillerinde,
hedef göstermek ve tehdit etmektir…
***
Bir "Bülent Arınçlık" örneği daha…
Kapatma davasından sonra şöyle buyurmuşsunuz:
"Böylesine haksız açılmış bir davada ismim geçmeseydi
kendimden endişe ederdim.
Kendimden şüphe ederdim.
Çok şükür vicdanım müsterih.
Böylesine bir davada,
böylesine bir iddianame ile suçlanmak ancak bana şeref getirir."
Bu sözlerinizden şunu anlıyoruz:
Bu iddianamede adı geçmeyen
Cemil Çiçek, Nimet Çubukçu, Hilmi Güler, Abdüllatif Şener,
Vecdi Gönül, Mehmet Ali Şahin, Kemal Unakıtan, Beşir Atalay,
Ali Babacan, Ertuğrul Günay, Veysel Eroğlu,
Bülent Kar, Dursun Ali Yıldız
ve diğer yüzlerce isim, kendilerinden şüphe mi etsinler,
endişe mi etsinler?
İddianamede adı geçmeyen bu kişiler,
"böyle bir davada suçlanmadıkları için",
sizin nasiplendiğiniz o şerefle şereflenemeyecekler mi?
Bu nasıl mantıktır, nasıl anlayıştır?
Aynı yollarda beraber yürüdüğünüz,
aynı yağmurda beraber ıslandığınız arkadaşlarınıza,
biraz ayıp olmuyor mu?
***
Her olayda olduğu gibi, son olayda da
yine "Bülent Arınçlık" etmeden duramamışsınız Sayın Arınç…



----------////////////////////////////////////////-----------



Daha yazımıza başlayamadık,
Gelişmelere yetişemiyoruz;
Alın Size yeni bir gelişme daha:...



“Mahalle Baskısından Kurtulduk” diyen
Son "Kırk Haramî" başı
Resmî görevinden istifa etti...


Manisa'nın gözü aydın.

''Kahraman Hüsnü Kovalıyor
Hain Hüsnü Kaçıyor.''

Sıradaki .......




Ne demiştik; 


"Devlet, Kağnı Arabasıyla Tavşan Avlar”


BEKLEYİN
Saruhan Gönül Dostları 14 Nisan 2008
....................................................................................................

YORUMSUZ
ALİ SUAT ERTOSUN

KONUK YAZAR
03/01/2008
KİM DAHA ÇOK MANİSA'YI SEVİYOR ?


"İçimizdeki en büyük hâkimin adı vicdandır.
Alexander Gerard"

Manisa Pamuklu Mensucat AŞ'nin Olağan Genel Kurul Toplantısında yaptığım konuşmayı
20 Haziran 2007 tarihinde ve daha sonra da sözü geçen Şirketle ilgili gelişmeleri
Eylül, Ekim ve Kasım aylarında yazdığım yazılarla aktararak;
Ülkemiz ve Manisa'mızla ilgili sorunlarda duyarlılık göstermemizi,
yapılan yanlış iş ve uygulamaları ortaya koyarak,
demokratik tepki mekanizmaları yaratmamız gerektiğini vurgulamış
ve bazı sorular sormuştum.
Sorularıma ne yazık ki hâlâ cevap alamadım
Ancak, bu arada bildiğiniz bir gelişme oldu.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından
Manisa Pamuklu Mensucat AŞ
ve Redevco Beş Emlâk Geliştirme İnşaat, Yatırım ve Ticaret AŞ'ne karşı açılan
ve müdahale istemimin kabul edildiği
Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında,
satış bedeline ihtiyati tedbir konunca, nihayet
Manisa Pamuklu Mensucat AŞ Yönetim Kurulundan ve Başkan
Erdinç Yumrukaya'dan ses geldi.
Ses geldi de ne oldu?
Neymiş efendim; biz Manisa'nın önünü kapatıyormuşuz;
"Açın Manisa'nın önünü" diye seslendiler.
"Redevco kaçarsa yazık olur",
"Manisa ayağına gelen kısmeti tepiyor" dediler.
Vah, vah, vah; çok üzüldüm.
Manisa Pamuklu Mensucat AŞ'deki kamu hissesini satın alırken
verdikleri sözleri unutup,
Redevco'yu ön plâna çıkarttılar
ve eski ortakları konuşturarak kamuoyu oluşturmaya çalıştılar.
Bununla da yetinmediler.
Şahsıma karşı dava açacaklarını söylediler
Bu açıklamalara hemen cevap vermek istemedim.
Manisa Pamuklu Mensucat AŞ'nin en büyük ortağı
ve yönetimini elde tutan
Manisa Ortak Girişim Grubu AŞ ortaklarının dava açmalarını bekledim.
Bugüne değin herhangi bir dava açılmayınca,
daha fazla sessiz kalmanın yanlış anlaşılmalara neden olabileceğini düşünerek, cevaplandırmaya karar verdim.
Ben kimseyi suçlamadım.
Söylediklerim ve yazdıklarımın tamamı gerçek olup;
mahkeme kararlarına, belgelere
ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen
İnceleme Raporuna dayanmaktadır.
Hiçbir yerde nüfuzumu kullanmadım.
Mahkemelere verdiğim dilekçelerde görevimden bile bahsetmedim.
Dolayısıyla nüfuzumu kullandığım
ve mahkemeleri etkilediğim iddialarının geçerliliği yoktur.
Aslında böyle bir iddia, bağımsız ve tarafsız yüce Türk adaletini küçültmektir
Hakkımda açacağınız davaları bekliyorum.
Ancak şunu da yazmadan geçemeyeceğim.
Hakkımda herhangi bir dava açacağınızı da(açabileceğinizi de) sanmıyorum
.Onların mantığı ile hareket edersek,
Ahmet Çınar dostumuzun yazdığı gibi
Manisa'nın önünü sadece biz kapatmıyoruz;
Manisa Pamuklu Mensucat AŞ'de bulunan kamu hissesinin
Manisa Ortak Girişim AŞ'ne satışına ilişkin
13.6.2005 tarih ve 2005/67 sayılı kararlarını iptal eden
ve geri alınması için gerekli işlemlerin
Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yerine getirilmesine karar veren
Özelleştirme Yüksek Kurulu Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
Üyeler Eski Devlet Bakanı Ali Babacan,
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan,
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım
ve Eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'da Manisa'nın önünü kapatıyorlar.
Neyse, biz yine sorularımıza devam edelim
Küçük(eski) ortaklara ne kadar para vereceksiniz?
Bir hissenin değeri ne olacak?
Küçük ortakların sayısı ve ellerindeki hisse sayısı nedir?
Bunları açıklarsanız, hiç olmazsa küçük ortaklar ellerine ne kadar para geçeceğini öğrenirler ve alacakları paralarla geleceklerini garanti altına alacaklarından çok sevinirler
diye düşünüyorum
Manisa Pamuklu Mensucat AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Erdinç Yumrukaya ayrıca
"Et ve Balık Kurumu satılırken neredeydiniz" diye soruyor?
Amerika'da bulunan hemşerimiz Sebahattin Uyar ile
Emekli Veteriner Hekim Adnan Serpen ve kız kardeşim Süheylâ Ertosun tarafından,
Et ve Balık Kurumu Manisa Kombinasının satışına ilişkin işlemin iptali için dava açılmıştır. Bu dava ile ilgili gelişmeleri yakında açıklayacağım.
Demek ki bazı Manisalılar vazifelerini yapmışlar.
Şimdi de biz soralım;
"Peki, Et ve Balık Kurumu Manisa Kombinası satılırken siz neredeydiniz?
Muhtemelen Manisa Pamuklu Mensucat arsasını nasıl alacağınızı düşünüyordunuz!"
İnsanların doğduğu, büyüdüğü ve karınlarının doyduğu yerlere,
öz olarak ülkelerine karşı borçları vardır.
Biz, bunun bilincindeyiz ve geçmişte olduğu gibi hâlen de gereğini yapıyoruz.
Kimin Manisa'yı daha çok sevdiğini,
şüphesiz ki hemşerilerimiz de kendi vicdanlarında değerlendireceklerdir.
Daha yazacağım konu ve soracağım soru çok.
Yeniden buluşmak umuduyla...
 Manisa Haber Gazetesi                        

Saruhan Gönül Dostları 20 Nisan 2008 
...........................................................................................................................................


Yazı Dizimize devam edemiyeceğiz anlaşılan.
Aslında yazmamıza bile gerek yok biliyor musunuz.
Gelişmeleri takip edin yeter.



BURASI
"MAYMUNLAR CEHENNEMİ"
BURASI MANİSA.
MAYMUNLAR CEHENNEMİNDE
MAÇ DEVAM EDİYOR.




MANİSA              : 40
40 HARAMİLER  :   1

BURASI
"MAYMUNLAR CEHENNEMİ"

Burası Manisa;
Tarzanımız da var,
Maymunlarımız da var,
Yamyamlarımız da var.
MAYMUNLAR CEHENNEMİNDE
KIRAN KIRANA MAÇ.


MANİSA VALİSİ
MERKEZE ALINDI.


Burası Manisa;
Maymunlaştıramadıklarını sevmezler!

Burası Manisa;
Namuslu Vali’ye yer yok!

Burası Manisa;
Maymunlaştıramadıklarına yer yok!


Yeni Valinin kanına girebilecek misiniz?
Yolsuzluklarınızı,
Ahlaksızlıklarınızı,
Peşkeşlerinizi
Onaylatabilecek misiniz?


Manisa'da
Şerefi temsil eden,
Haysiyeti temsil eden,
Adaleti ve asaleti temsil eden,
İnsanı ve insana saygıyı temsil eden
Ve bunu,
Onurlu ve dik duruşuyla,
Nezaket ve zerafetiyle süsleyen
Sayın "Merkez Valimiz"
REFİK ASLAN ÖZTÜRK’ü
Manisa tarihinin
Beyaz Sayfalarına,
Altın harflerle yazıyoruz.

Daha söyleyeceklerimiz var;
BEKLEYİN
Saruhan Gönül Dostları 27 Nisan 2008 

...............................................................................................................................

VALİ BEY’İN MERKEZE ALINIŞIYLA İLGİLİ

BAKALIM  MANİSA'NIN VATAN EVLADI NE DİYOR?


AHMET ÇINAR
           

Güle güle arkadaşım…

30/04/2008


Bizim Manisa basınında adettir.
Gelene övgüler düzülür de, giden iki satırla geçiştirilir.
Bilirsiniz, methetmeyi sevmem ama, bugün bu köşede övgüyü, saygıyı hak eden bir adamdan söz edeceğim.
Adı, Refik Aslan Öztürk.
Manisa Valiliği yaptı.
Şimdi merkeze alındı.
Gidiyor. O 14 Ocak 2006'da Manisa'da göreve başladığında, ben Tunceli'de askerdim. Askerden döndüğümde Manisa'ya yeni bir valinin geldiğini söylediler. Kendisiyle hiç tanışmadım. Gazete haberlerinden, olaylar karşısındaki duruşundan, tavrından, edasından tanımaya çalıştım. Kısa sürede de tanıdım. Hayatımda hiç valiyle, emniyet müdürüyle, kaymakamla, işadamıyla, bürokratla boy boy fotoğraflar çektirmediğim için, Refik Aslan Öztürk'le de fotoğrafım yok. Açılış, kutlama, toplantı, ödül töreni gibi etkinliklerden nefret ettiğimden, Refik Bey'le de fotoğrafım olmadı.
***
Kendisiyle sadece iki kez karşılaştım.
İlki valilik binasının koridorlarında.
Bir iş için gitmiştim valiliğe, hızlı adımlarla dışarıya çıkarken, arkamdan babacan bir ses, "Nasılsın arkadaşım?" diye seslendi.
Dönüp baktım, Refik Bey.
Ayaküstü konuştuk.
Yazılarımı dikkatle okuduğunu belirterek, hak etmediğim övgü dolu sözler etti. Mahcup bir boyun büküşüyle kızarıp bozardım, kendimi valilik binasının dışına zor attım.
***
İkinci karşılaşmamızsa, bir gece vakti oldu.
Değerli dostum Tahsin Bayrı'yla birlikte yemekten dönerken, subay lojmanlarının yanında aniden yüz yüze geldik. Bir tiyatro gösterisinden dönüyordu.
Ne makam otosu, ne korumalar, ne eskort, ne şamata. Sade ve alçakgönüllü bir zarafeti asla elden bırakmadan. Yine aynı içtenlikle, "Nasılsın arkadaşım?" diye seslendi.
Ayaküstü sohbete başladık. Söz döndü dolaştı yazılarıma geldi. Yazılarımı dikkatle okuduğunu, beğendiğini yineledi, beni yine iflah olmaz bir mahcubiyetin utangaçlığına sürükledi.
"Konumumuz itibariyle dile getiremediklerimizi yazman, bizi memnun ediyor, cesaretinize, açık yürekliliğinize hayranım" dedi ve tokalaşıp ayrıldık.
***
Refik Bey'le tüm tanışıklığımız, görüşmemiz, konuşmamız bundan ibaret.
Refik Bey…
Sevgili Refik Aslan Öztürk…
Hep hukuktan yana, haktan yana, yasalardan yana tavır koydu. Çevresini saran "kifayetsiz muhterislere" eyvallah etmedi.
Yalakalığa prim vermedi. Kendilerini "şehrin eşrafı" olarak gören içten pazarlıklı olanlara yüz vermedi.
Tam bir hukuk adamı gibi davrandı.
***
Manisa tarihinin en büyük "ham hum şarolop" olayı olan Sümerbank konusundaki duruşu çok sağlamdı.
Sümerbank'ın "üç-beş kişi" tarafından üç kuruşa alınıp, sonra da on katına bir şirkete satılmasını içine sindiremedi.
"Madem ki Sümerbank bu kadar değerliydi, niçin devlete kalmadı o para, niçin üç beş kişinin cebine gidecek" sorusunu sorar gibiydi her haliyle.
Nitekim Redevco'dan alınan paranın 47 kişiye dağıtılmamasından yana tavır koydu.
Refik Bey'in bu duruşunu beğenmeyenler çok oldu.
Elbette olacaktı.
Çünkü Refik Bey, siyaset esnafının, çarıklı kasaba politikacılarının, sonradan görme görgüsüz zenginlerin arsız yalakalıklarına asla ve asla yüz vermedi.
***
Spil'in bağrından alınan toprakları örtbas etmek yerine, üzerine gidilmesini sağladı.
Spil'in bağrına sokulan hançerin açtığı yaraya neşter vurmayı bildi.
Tonlarca toprağın alınıp nerelerde kullanıldığının ortaya çıkması için elinden gelen gayreti gösterdi. İlgili dosyayı bağımsız yargıya teslim etti.
***
Zerafetinin ardındaki sanatçı ruhunu, çizdiği karikatürlerde gösterdi.
Bizde genellikle vali, milletvekili, genel başkan, genel müdür gibi pozisyonlara sahip olanlar, içlerindeki yaratıcı potansiyele boş verirler.
Ama Refik Bey, karikatüre boş vermedi. Valilik etiketini işyerinde bırakıp, önündeki ak kağıda içindeki mizah duygusunu dökmeye çalıştı.
Yaşama mizahın penceresinden bakmak zordur. Sadece bilgi, beceri, düşünme yeteneği değil, aynı zamanda eleştirel bakış, özeleştiri, kendinle dalga geçebilme olgunluğu da ister.
Refik Bey, bu duygulara da sahip bir karikatür sanatçısıydı.
***
Refik Bey'in merkeze alınmasına ilişkin kulis haberleri yayılıyor, kulaktan kulağa fısıldanıyor. Sümerbank konusundaki "hukuk adamına yakışan" duruşu, Mesir Şenlikleri'nin tanıtımı konusunda tasarruftan ve ciddiyetten yana tavır alışı da etkiliymiş.
Ne denirse densin, ne söylenirse söylensin…
Refik Bey birilerini rahatsız etti. Klasik bürokrat tiplemesinin dışında durdu.
Gelene ağam, gidene paşam demedi. Yasaya baktı, hukuka baktı, adalete baktı.
Dik durdu, omurgalı durdu.
Bilirsiniz… Bu memlekette dik duranı, omurgalı duranı sevmezler.
Doğru söyleyeni de dokuz köyden kovarlar.
Bukalemunluk makbuldür, eğilip bükülmek geçer akçedir bu memlekette.
***
Refik Bey…
Değerli arkadaşım…
Hepi topu iki kez ayaküstü görüşmemize karşın, içimizde karşılıklı bir sevginin oluştuğunu düşünüyorum. Büyük-küçük, genç-yaşlı, ünlü-ünsüz herkese içtenlikle "Arkadaşım" diye hitap ettiğiniz, edebildiğiniz için, çatık kaşlı asık suratlı devlet adamı imajını yerle yeksan ettiğiniz için, sizi
"Arkadaşım" diyerek uğurlamak istiyorum.
***
Ben yaklaşık iki yıllık bir durumun muhasebesini yapmak istedim bu yazıda.
O kadar.
Güle güle arkadaşım…  '

Manisa Haber Gazetesi

Saruhan Gönül Dostları 1 Mayıs 2008
........................................................................................................................




Namuslu insanlarla uğraşmayın.

Sizi Allah çarpar.

Allah’ın çarpması,

Kulların çarpmasına benzemez.

Aklınızı başınıza alın!!!



Bu gün namuslu Vali,

Yarın namuslu Emniyet Müdürü,

Öbür gün kim?



Yıllar önce bir namuslu Vali daha vardı.

Ancak bir buçuk yıl kalabildi Manisa’da.

O zaman bir Vali’yi merkeze almak ta

Öyle kolay değildi.

Milletvekilliğini rüşvet gibi kullanarak,

Ancak kurtulabildiniz ondan.

Rahmetli Vali Ahmet Balkan'dan bahsediyoruz.

Ondan aceleyle kurtulmak istediniz,

Çünkü;
Manisa’nın şifrelerini çözmüştü.




Zamanın Başbakanı kendisine;

“Seni milletvekili yapmak istiyorum.” dedi.

Bilindiği gibi,

Partiye adaylık harcı istenince,

Valimiz;

“Ne para veririm ne de milletvekili olurum.”

Dedi.

Başbakanımız da;

“Tamam, sen milletvekilliği harcını yatırma”

Diyerek,

Belki de tarihte ilk defa

Valimiz Ahmet Balkan,

Milletvekili adaylık harcı vermeden

Meclise giren ilk vekil oldu.

Rahmetli Valimiz Ahmet Balkan’ın

Bütün hatıraları bizdedir.

Aziz hatıraları…



Dileriz ki artık bu şehirde,

Namuslu devlet adamlarıyla uğraşılmasın.

Aksi halde, başınıza

Manisa Dağı’ndan kopan kaya gibi

Felaketler düşecektir…

Saruhan Gönül Dostları 1 Mayıs 2008

.......................................................................................

Yaygın Basından Bir Bakış:

BANA GÖRE
   
Manisa’ya vali olmak 

30.04.2008
SIRRI YÜKSEL CEBECİ
sirriyuksel.cebeci@tercuman.com.tr


    Merhum Turgut Özal döneminde önemli görevler üstlenmiş, temiz ve dürüst bir siyasetçi olan AKP Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem, uyarı niteliği de taşıyan ciddi bir özeleştiri yaptı.
Özeleştirisinde atamalar konusu da vardı ve şöyle diyordu:
“Bence AK Parti atamalarda liyakate önem vermeliydi. Hep belli kişiler ve belli görüşteki insanların atandığı kanaati var.”
Vahit Erdem’in bu haklı özeleştirisi, “Yola devam” diyenlere vız gelmiş anlaşılan.
Resmi Gazete’de yayınlanan kararnameye göre, dokuz ilin valisi merkeze alınırken, dokuz ilin valisi de değişti.
Siyasi iktidarların bu tür tasarruflarda bulunması elbette doğal...
Ancak dikta ile yönetilmediğimize ve tek partili rejimde olmadığımıza göre, siyasi iktidarın liyakate önem vermesi ve atamaları bu kritere göre yapması gerekmez mi?
Gerekir ama, Bülent Arınç’ın milletvekili olduğu ilin valisi için böyle bir kriter asla söz konusu olamaz.
O nedenle Refik Aslan Öztürk’ten sonra Manisa Valiliğine atanan eski Erzurum Valisi Celalettin Güvenç’e “Allah kolaylık versin” diyoruz.
Kızdığımız kişilere, “İnşallah Manisa’ya vali olursun” diye beddua etmek zorunda kalmayalım da...
Güzel Manisa’ya yazık olur.
Devlet parasının önemi
Bodrum tatiline makam otomobiliyle giden ve “Bütün valiler böyle yapar” diyerek kendini savunan Ordu Valisi’nin merkeze alınmasının yerinde bir karar olduğunu varsayalım...
Peki...
Ankara’daki toplantılara bile otobüsle giden...
Şehirdeki özel işleri için minibüse binen...
Makam odasında gündüzleri aydınlatma lambaları yakmayan...
En sıcak günlerde bile klima çalıştırmayan...
“Devletin parasına namusum kadar değer, ahlâkım kadar önem veririm” diyen...
Daha önce valilik yaptığı Bilecik, Niğde ve Erzincan’da sıra dışı kişiliği, başarıları ve eserleriyle iz bırakan...
Refik Aslan Öztürk’ün günahı ne idi?
O Refik Aslan Öztürk ki, Bilecik Valisi iken, tatilini geçireceği yöreye ulaşmak üzere İzmir’den bindiği minibüsü kimlik kontrolü için durduran polisin, ayakta seyahat eden yolcunun Bilecik Valisi olduğunu fark ederek “Buyurun Sayın Valim, sizi biz götürelim” teklifine, “Hayır, tatildeyken devletin arabasını kullanamam” karşılığını vermişti.
Şansı ve şanssızlığı
Erzİncan Valisi iken ağır kalp krizi geçiren Refik Aslan Öztürk’ün, zamanın İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Genelkurmay’dan sağladığı askeri helikopterle hemen Erzurum’a nakledilmesini ve hayata dönmesini sağlamıştı.
Öztürk, Manisa Valiliğine atanmasının üçüncü ayında da Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kalp ameliyatı da geçirmişti.
Buna rağmen olağanüstü bir tempo ile gece gündüz çalışıyordu.
1995 yılında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, 2004 yılında Parlamento Dergisi, 2006 yılında da Meclis Dergisi’nce yılın valisi olarak ödüllendirilmişti.
Ama bir şanssızlığı vardı: Bülent Arınç’ın memleketi Manisa’ya vali olmuştu.
En büyük şansı ve mutluluğu ise, kaymakam ve vali olarak görev yaptığı bütün il ve ilçelerde çok sevilmesi, adeta efsaneleşmesi...
Bu onur ona yeter.
Saruhan Gönül Dostları 2 Mayıs 2008

//////////////////////////


Kimse Adaletten Kaçmamalı, Kaçamaz

Ne demiştik; 


"Devlet, Kağnı Arabasıyla Tavşan Avlar”

 

Ve Yargı Günü Geldi:



Milliyet Gazetesi:

Başkan Kar’a hapis istemi



AKP’li Manisa Belediye Başkanı Kar’ın,

Sümerbank Pamuklu Mensucat

Özelleştirmesinde

görevi kötüye kullandığı iddiasıyla

1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi

 

Ma ni sa Be le di ye Baş ka nı

AKP’li Bü lent Kar hak kın da

Sü mer bank Pa muk lu Men su cat A.Ş. özel leş tir me­sin de

zin cir le me ola rak gö re vi kö tü ye kul lan dı ğı id di asıy­la

1 yıl dan 3 yı la ka dar ha pis ce za sı is te miy le

açı lan da va nın ilk du ruş ma sı ya pıl dı.

Ma ni sa 4’ün cü As li ye Ce za Mah ke me si’nde

gö rü len da va ya

Kar ka tıl ma dı.

İd di ana me de Baş kan Kar’ın,

Ma ni sa Or tak Gi ri şim A.Ş.

Yö ne tim Ku ru lu Baş ka nı sı fa tıy la yap tı ğı iş lem ler­de

res mi ma kam lar dan ge len uya rı la rı

gö z ar dı et ti ği be lir til di.

Özel leş tir me İda re si Baş kan lı ğı’nın

öne ri si doğ rul tu sun da

Ma ni sa Va li li ği’nin yap tı ğı

ya zı lı uya rı yı dik ka te al ma yan Kar’ın,

Ma ni sa Pa muk lu Men su cat A.Ş.’nin ge nel ku ru lu­nu,

kâr da ğı tı mı ve bir leş me amaç lı top la dı ğı öne sü­rül dü.

İçiş le ri Ba kan lı ğı’nın

Baş kan Kar hak kın da

so ruş tur ma iz ni ver di ği ne dik kat çe ki le rek,

Kar’ın iz ne iliş kin iti ra zı nın red de dil di ği ifa de edil di

.
Baş kan Kar’ın avu kat la rı ise

mü vek kil le ri ne is nat edi len suç fi il le ri nin,

baş kan lık gö re viy le il gi si ol ma dı ğı nı,

Ma ni sa Or tak Gi ri şim Gru bu A.Ş.

Yö ne tim Ku ru lu Baş kan lı ğı’nı yü rüt tü ğü sı ra da

ol du ğu nu ile ri sür dü.

Ma ni sa Pa muk lu Men su cat A.Ş.’nin,

Özel leş tir me İda re si’nde ger çek le şen iha le sin de,

Ma ni sa Or tak Gi ri şim Gru bu’nun ya nı sı ra

baş ka ka tı lım cı la rın da ol du ğu anım sa tıl dı.

“Za rar gö ren ol ma dı”

İş Ya tı rım Men kul De ğer ler A.Ş.’nin

de ğer tes pi tiy le

3.34 mil yon do lar ola rak be lir le nen

ara zi ve ta şın maz la rın

3 mil yon 571 bin do la ra

or tak gi ri şim gru bun ca alın dı ğı nı

an cak ma li ye tin iş çi taz mi nat la rı ve har ca ma ma­larla

7 mil yon do la rı bul du ğu nu sa vu nan avu kat lar,

bu sa tış tan za rar gö ren kim se ol ma dı ğı nı id di a et ti.

Mah ke me he ye ti, da va yı,

Kar’ın da ifa de si nin alın ma sı için

2 Tem muz’a er te le di.

Ertan Korkmaz

Milliyet EGE, 1 Haziran 2008

“İşte Bu Adam”

Bahsi geçen zat



.Saruhan Gönül Dostları 2 Haziran 2008

* * * 

 

EN-AM SÛRESİ

122-123. ÂYETLER

(Meal: ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)

Kâfirlere, yaptıkları, süslü gösterilir.
Ve bu süsleme yüzündendir ki,
Kâfirler yaptıklarını beğenir
Ve karanlıktan çıkamazlar.

Böylece, her şehrin ileri gelenlerini,
Oranın suçlularının büyükleri yaptık ki,
Orada hileler çevirsinler.
Hâlbuki bunlar, kötülüğü,
Başkasına değil
Kendilerine yapıyorlar da
Farkına varmıyorlar.



///////////


"Sinekleri kurbağalar;
Kurbağaları yılanlar;
Yılanları da Leylekler avlar."



Şimdilik, bizden bu kadar!...


Ne demiştik; 

Devlet, kağnı arabasıyla
Tavşan avlar!...

 Daha çook söyleyeceklerimiz var...



Saruhan Gönül Dostları 1 Ağustos 2008


////////////////


Darası Manisa’nın başına;
Darası,
“Manisa’nın Medarı İftiharı”
40 Haramîlerin
Hatta
40+1 Haramînin başına…




“Devlet Kağnı Arabasıyla Tavşan Avlar”
Deme miş miy dik!...


İyi eğlenceler Manisa…


///////////////////////////////////////



Yolu kaldırın,
E-5’ten yol açın imarı yükseltin,
Milyonları alın! 

TESCO Kipa, Silivri’deki arsa için AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin ortağı Mehmet Karasu’yla 19 Eylül 2006’da anlaştı. İngiliz devi TESCO Kipa, öyle taleplerde bulundu ki. Ama 4’lü ekip, 16 ayda imarı değiştirdi, yolları açtı, uçurdu ve 10 milyon dolar kazandı

Öğe DEMİRKAN / HABER MERKEZİ
--------------------------------------------------------------------------------


Dişli’nin adının geçtiği ’iş takipçiliği protokolü’nün perde arkasını aydınlatmayı sürdüren VATAN’ın ele geçirdiği noter onaylı gizli sözleşmeye göre, TESCO Kipa imar tadilatnın istediği gibi yapılması ve sorun olmaması garantisiyle araziyi 8.4 milyon dolara almayı taahhüt etti

VATAN’ın ele geçirdiği 19 Eylül 2006 tarihili ’düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi anlaşması’ Silivri Noterliği’nde imzalanıyor. Anlaşmaya, TESCO Kipa’nın avukatı Hüseyin Topuzoğlu ile Şaban Dişli’nin ortağı Akademi Matbaacılık Yöneticisi Mehmet Karasu imza koyuyor. Konu, Silivri’deki arsaların ’büyük bir hiparmarket olacak şekilde’ belediyeden imar tadilatının yapılması ve sorunsuz biçimde TESCO Kipa’ya teslim edilmesi. Tabii bunun bir bedeli var. Henüz arsanın sahibi bile olmamış Karasu’ya, bu meseleleri çözmesi halinde tam 8.4 milyon dolar ödeneceği belgede belirtiliyor...

 Önce arsa sahipleriyle anlaşma

TESCO Kipa ile Karasu arasında yapılan anlaşmanın önemini anlayabilmek için biraz geriye dönelim. Arazi, Aziz Sezginer tarafından 2005’te bulunuyor. Bu girişimciye sonradan Mehmet solak ile Mehmet Karasu katılıyor. 16 Mayıs 2006 tarihinde (Yani TESCO’yla anlaşma imzalamadan 4 ay önce) arazi sahipleriyle pazarlık yapılıyor ve 3 milyon 450 bin dolara alınacağına dair bir anlaşma yapılıyor. Arsa sahiplerine ise 100 bin YTL kapora veriliyor. Bankalardan kredi alamayan üçlü ekip, yaklaşık 3.5 ay sonra Karasu’nun ortağı Şaban Dişli’nin kapısını çalıyor. Siyasi skandal yaratan protokol 31 Ağustos 2006’da imzalanıyor. Belgede, ’kredi sağlanması ve imar durumunun çözümlenmesi’ karşılığında AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’ye 1 milyon dolar ödeneceği taahhüdünde bulunuluyor. Önemli bir not bu tarihten üç gün önce Denizbank Kartal Şubesi’nden 2.5 milyon dolar kredi sağlanmıştır. Artık, hedefe iyice yaklaşılmıştır. Büyük satıcı bulunacak, peşinat alınacak ve 3.4 milyon denkleştirilecek. Arsanın parası ödenecek, aradaki fark paylaşılacaktır. İşte ’temiz bir iş yapmak’ üzere biraraya gelen ’güçlü kadro’nun temsilcisi Mehmet Karasu, 19 gün sonra TESCO Kipa temsilcisiyle noterde buluşuyor. Şirketten beklendiği gibi 1.5 milyon dolar kapora alınıyor. Arsanın ’sorunsuz olarak’ 8.4 milyon dolara satışı için anlaşılıyor. Ama TESCO Kipa’nın talepleri dudak uçaklatıyor. İşte TESCO Kipa’nın noter belgesine koydurduğu talepler:

 TESCO Kipa’nın 10 emri!

1- Arsalar en az 20 bin 920 metrekare olarak tek tapu olacak.

2- İmar tadilatı yapılacak. İnaşaat yüksekliği 12.50 m olacak.

3- İki parsel arasındaki yol ortadan kaldırılacak.

4- Arsanın yanından geçen E-5 karayolundan hipermarkete giriş ve çıkış yolu açılacak.

5- Karayolları’ndan ve ve Silivri Belediyesi’nden alınan izinler imar planlarına işlenecek.

6- Yaklaşık 5 bin metrekare olan arsa taban alanı 11 bin 76 metrekareye çıkarılacak. Bir başka ifadeyle 0.25 olan TASK oranı 0.75 olacak.

7- TESCO Kipa arsayı teslim aldığında ödenmemiş emlak vs. vergi borcu bulunmamasını istiyor.

8- İmar planlarında “düşük yoğunluklu konut” olarak görünen arazi “alışveriş merkezi” olacak

9- İmar değişikilğine kimse dava açmayacak, davalar kazanılacak.

10- TESCO Kipa araziyi almazsa 750 bin dolar tazminat ödeyecek.



Engeller tek tek aşıldı

İşte bu sözleşmeden sonra söz verilenler bir bir yerine getirilmeye başlandı. Mimarlar çalıştı, tadil planları yapıldı, belediyeye başvuruldu, komisyonlar toplandı, üyeler oylarını verdi, her kapı birer birer açıldı. 1/5000’lik nazım imar planı 11 Mayıs 2007 tarihinde Büyükşehir Belediyesi’nde jet hızıyla onaylandı ve Silivri Belediyesi’ne gönderildi. Burada da 2 Temmuz 2007 tarihinde oy çokluğu ile kabul edidi. 1/1000’lik imar uygulama planı ise 9 Ekim 2007 tarihinde tekrar İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne geldi. Oy çokluğu ile meclisten geçen imar planı hayata geçirildi.

Karasu ve TESCO Kipa arasında yapılan bu anlaşmadan sonra şart koşulan imar tadilatları aynen yapıldı, hatta fazlasıyla. Peki neler değiştirildi? En büyük değişiklik yükseklikle ilgili oldu. Çünkü TESCO Kipa, 12.5 metre yükseklik isterken imara 15.5 metre olarak işlendi. Düşük yoğunluklu konut alanı alışveriş ve ticaret alanına dönüştürüldü. TASK ise istendiği gibi 0.25’den 0.75’e çıkartıldı. Parseller birleştirildi. Araziyi ikiye bölen yol arkaya kaldırıldı. E-5’e bağlantı için izin alındı. Yani TESCO Kipa’nın istediğinden fazlası yapıldı. 0.75 olan emsal 1.25’e çıkartıldı.

Arsaya değer üstüne değer katıldığı için 8.4 yerine 13 milyon dolara satıldı. 18 Ocak 2008’deki, (yani ilk satış anlaşmasından 16 ay sonra) satış skandalı doğdu. Ortak Aziz Sezginer, 8.4 milyon üzerinden payını aldığı için ’13 milyon dolara sattınız, payımı artırın’ dedi. Bu kabul görmeyince Sezginer, soluğu savcılıkta aldı. Ve Türkiye, “iş takipçiliği” ile “imar sorunu çözme operasyonu”nu öğrenmiş oldu.






///////////////////////////////////////







Necati Doğru    ndogru@gazetevatan.com 13.08.2008

 Arsa dişleme! 


Hortumculuğu eski iktidar partisi önde gelenleri “ahlaksız iş adamı- ahlaksız bürokrat- ahlaksız siyasetçi üçgeni” kurarak yapıyorlardı.

Eski hortumcular, laikti.

Atatürkçü geçiniyorlardı.

Atatürkçülüğün arkasına saklanarak “sıfır kuruş para, sıfır kuruşluk emekle yaratıcılık, beceri, ahlak koymadan bir gecede 10 milyon dolar, 20 milyon dolar, 100 milyon dolar, 1 milyar dolar” vuruyorlardı.

Hortum büyükse...

Dolarlar büyüyordu.

Rüşvet de irileşiyordu.

Hortumculuk eskidi, modası geçti, çürüdü, halk uyandı, hortumcuların hesabını seçim sandığında kesti.

Şimdi dişleme var.

Arsa dişleme!

Arsa dişleme de hortumculuğa çok benziyor. Yine “ahlaksız iş adamı-ahlaksız bürokrat-ahlaksız siyasetçi” üçgeni şablonu içinde düzen kuruyorlar. Şablon aynı, götürücüler değişti. Laikler gitti, “dini bütünler”, her fırsatta Allah’ın adını ağızlarından eksik etmeyen ve “durmak yok çalışmaya devam” deyiciler aldı.

Arsa dişleme nedir?

Nasıl yapılır?

Diş neresinden atılır?

Cepten bir kuruş çıkmadan, taş atıp yorulmadan ve sıfır kuruş para, sıfır kuruşluk emekle yaratıcılık, beceri koymadan 3.4 milyon dolara alınan bir arsa bir gecede 13 milyon dolar değere çıkartılıp, Türkiye’nin perakende piyasasına “diş atmaya gelmiş yabancı sermaye şirketine” nasıl satılır?

Bizim gazete VATAN’ın dünkü sayısını bulun. 10’uncu sayfasında, VATAN’ın Yayın Koordinatörü Atilla Güner ile ekibinin temiz bir gazeteciliğin “karanlıklar aydınlansın, halk uyansın” diye yüreğini de koyarak gönül şakırtısıyla yazdığı “beş kuruş harcamadan 10 milyon doları vurdular” haberini okuyun.

İşte arsa dişleme odur.

Yabancı şirket gelmiş.

Büyük market kuracak.

Ona büyük arsa lazım.

Büyük arsa bulunur.

3.4 milyon dolara anlaşılır. Bankaya gidilir, kredi alınır, arsa kapatılır. İktidar partisi AKP’nin yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Ulaşım Planlama Müdürlüğü’nün karşı çıkmasına rağmen, imar planı değiştirilir ve 3.4 milyon dolarlık arsanın değeri bir gecede 13 milyon dolara çıkar.

Yabancı şirkete satılır.

Bu işin bitirilip tamamlanmasından sonra Başbakan’ın adamı ve Cumhurbaşkanı’nın parti arkadaşı, AKP’li milletvekili ve partinin ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’ye iş bitiriciliğinin karşılığı olarak brüt 1 milyon dolar ödeme yapılır.

Arsa dişleme tamamlanır.

Belgeler açıklanıyor

Geliyor, geliyor...

En tepeye ulaşıyor.

Bu “iş bitiricilikten 1 milyon dolar rüşvet alındığının belgesini” önceki gün CHP’li milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı.

Kılıçdaroğlu yaman çıktı.

Sorguladıkça döktürüyor.

Zırhlı arabayı sormuştu.

Cumhurbaşkanı yalan dedi.

Kılıçdaroğlu doğru çıktı.

CHP’li milletvekili şimdi “şehir rantından doğan 1 milyon dolar iş bitiricilik parasını” soruyor. Sormasın mı? İktidar yanlısı gazeteler ve eski darbeci solcu şimdi liberal demokrat yazarlar gibi görmesin, duymasın, konuşmasın yani maymun mu olsun? O belgenin altında imzalar var. O imza “İktidar partisinin ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Başbakan’ın adamı, Cumhurbaşkanı’nın partidaşı AKP’li milletvekili Şaban Dişli’ye ait midir?” sorusunu sormasın mı?

                48 saat geçti. 48 saat ses gelmedi.

Şaban Dişli, partinin önde gelenlerinden AKP’nin ikinci adamı Dengir Mir Mehmet Fırat ve Genel Sekreter İdris Naim Şahin ile “2 saat süren bir toplantı” yaptılar ve 48 saat sonra Şaban Dişli, “Evet o imza bana aittir ama ben 1 milyon doları, kendim eskiden kazanıp biriktirmiştim, bankadan kredi alsınlar diye teminat olarak yatırmıştım, işte 1 milyon dolar odur” diye özetleyebileceğim açıklama yaptı.

Sanki arsa dişleyenler!

Ve arsayı dişletenler!

TESCO adlı dünya devi gelsin, Türkiye’de çok sayıda bakkalın kapanması pahasına perakende sektöründen pay dişlesin diye uğraşanlar ticari işletme değil hayır kurumudur. Sanki fakir-fukarının, garip-gurebanın kurtarıcısıdır. AKP’li milletvekili ve ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli “bu hayır kurumuna” arsayı dişletsin diye destek çıkıyor!

Size ne arsa alandan.

İmar değiştirenden.

3’e aldığını 13’e satandan.

Siz milletin vekili misiniz?

Arsa dişletenlerin takipçisi mi?

Hem dişliyorlar!

Hem kılıf dikiyorlar!

13.08.2008

* * *

/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

* * *


Uzun süredir bu bölüme ilave yapamıyoruz.
Asıl sebep
Sekretaryamızın olmayışıdır.
Fırsat buldukça eklemeler yapacağız,
Duyarlı okuyucularımızın bilgilerine arz olunur.

Manisamız’ın 11 çeşit
“Sümerbank 40 Haramiler Davası” oldu.

“Nur topu gibi 11 dava…”

Bu gidişle,
Davaların sonuçlanmasına
“Değerli işadamlarımızın”
Ömürleri yetmeyecek.

Bu Pazartesi günü
(17 Kasım 2008, Saat 9.00)
“Tapu İptal Davasının” duruşması yapılacak.

Tarihe not düşmek ve
ALLAH için şahit olmak üzere oradayız.
Aziz Milletimiz adına
Bu davanın takipçisi olacağız.

İyi eğlenceler Manisa…

Saygılarımızla…


Saruhan Gönül Dostları 11 Kasım 2008

  *   *
   *   *

Konu ile ilgisi dolayısıyla:…

ŞOK… ŞOK… ŞOK…

SON DAKİKA...
Saat:14.00 

7 KASIM 2008 CUMA VAKTİ’NDE

Eşkıya şehre indi.

CBÜ’ni bastı.

Mühendislik Fakültesi Dekanını

Makamında darp etti.


Gelişmeler Daha Sonra…

* * *  


Saat: 15.30 

Az önce aldığımız haberleri
Sizlerle paylaşıyoruz: 

Baskını yapanlar
 Örgütlü suç çetesi
 KIRK HARAMİLERDİR.

Şimdi hukuk ve adalet bekliyoruz…
.

* * *.

“Kırk Haramiler” Üniversiteyi bastı.



ERDiNÇ YUMRUKAYA ve ARiF KOŞAR

07 Kasım 2008 Cuma günü saat 11.00 sularında Mühendislik Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ’u ziyarete gelirler.

Sebebi: Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ ile Prof. Dr. Bekir SOLMAZ’ın Sümerbank Davası ile ilgili konuda Mahkemeye bilirkişilik yapmaları ve hazırladıkları raporda Sümerbank’ın yeri için 60–70 trilyon değer biçmeleri, 3.5 trilyon civarında kapattıkları yerin daha düşük gösterilmesini bilirkişi olarak adı geçen Profesörlerden istiyorlar. Sayın Dekandan da bunu rica ediyorlar.

Geliş sebepleri hakkında Rektör Prof. Dr. Semra ÖNCÜ’nün bilgisi olduğunu da belirtiyorlar.

Dekan Ümit GÖKKUŞ, Makamında kabul ettiği Erdinç YUMRUKAYA ile Arif KOŞAR’a; RAPOR’u Mahkemeye verdiklerini, değiştiremeyeceklerini söylüyor.

Bunun üzerine Erdinç YUMRUKAYA Dekan’a, odasının tefrişatını yenilemeyi teklif ediyor. Dekan bunu da kabul etmeyince, Arif KOŞAR Dekan’ın yakasına yapışarak; “bizi tanımıyorsun, seni gebertiriz” diyor. Sonra da Makam odasından çıkarak ayrılıyorlar.
Saat: 12.00’ye doğru.
Bu olaya, iki görevli tanıktır (İsimleri bizde mahfuz).

Dekan derhal Mühendislik Fakültesinin giriş kapısındaki güvenlik görevlisini arıyor (ismi bizde mahfuz) ve EY ile AK’ın kapıda tutulmasını, binadan dışarı salınmamasını istiyor. Ancak Erdinç Y. ve Arif K. güvenlik görevlisine ve Dekan’a ana avrat söverek dışarı çıkıyorlar. Siyah Audi türü (plaka bizde mahfuz) bir araç ile kaçıyorlar. Kaçıyorlar çünkü arkalarından güvenlik görevlileri ve bir memur (isimleri bizde mahfuz) Fakültenin resmi aracı ile arkalarından takip ediyor. Fakat yetişemiyorlar.

Dekan, Basını ve Jandarmayı çağırdıktan sonra Rektör Prof. Dr. Semra ÖNCÜ’yü arayarak bilgi veriyor. Bu arada hadise duyuluyor ve 15 e yakın basın mensubu üniversiteye geliyor. (Bakalım nısıl yazacaklar?... Bu arada Üniversitenin Basın Bürosu ne yaptı acaba?!!)

Diyor ki;

Sayın Rektörüm, bunlar (EY ve AK) sizinle konuştuklarını ve sizin bu konuşmalarımızdan haberiniz olduğunu söylüyorlar.

Şimdi ilginç olan ve şaşırtan cevap Sayın Rektörden geliyor.
Diyor ki Sayın Rektör Prof. Dr. Semra ÖNCÜ:

Uzatma, konuyu büyütme, ört bas et.

Evet, yanlış okumadınız aynen böyle. Sayın Dekan Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ da:

O zaman söyledikleri doğru, sen de bu işin içinde varsın diyerek
telefonu Rektörün yüzüne kapatıyor.

Rektör, özel kalemi vasıtasıyla Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ’u arıyor. Fakat Sayın Dekan asil bir davranış sergileyerek, Rektör hanım ile görüşmeyeceğini söylüyor ve görüşmüyor.

Sayın Dekan bir müddet sonra fenalaşıyor ve Muradiye Kampusundaki Dr. (ismi bizde mahfuz) gelerek kendisini Medikoya kaldırıyorlar. Saat 14:55’de Rektör yardımcısı Prof. Dr. Ahmet GÜZEL ziyaretine geliyor. Dekan hala Medikoda yatmakta.

Tamamı Jandarma tutanaklarında vardır.

Şimdi;

1.  Devletin Resmi Makamına tecavüz (haneye tecavüz).
2.  Devletin Resmi memuruna hakaret (dekana).
3.  Rüşvet Teklifi.
4.  Tehdit.
5.  Darp.
6.  Güvenlik görevlilerine hakaret (sövme).
7. Mahkemenin atadığı Bilirkişiye, Mahkemeye müdahale.

Gafiller bir şeyi unutmuşlar!
Bu Cumhuriyet’in Savcıları vardır,
Vatan evladı Hâkimleri vardır!...



Saruhan Gönül Dostları, 7 Kasım 2008
manisadirilis.net

---------------------------------
Manisa Haber Gazetesi
8 Kasım 2008


Bilirkişi Dekana Tehdit İddiası-VİDEO
Uzun bir süredir Manisa kamuoyunun meşgul eden Manisa Pamuklu Mensucat Davası’nın 27 Kasım 2008 tarihinde görüşülecek olan duruşması öncesi şok bir olay yaşandı.
25 Temmuz 2008 tarihinde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, mahkeme heyeti bilir kişi raporundaki yanlışlıkla yazıldığı söylenilen pafta numarasının düzeltilmesi için davayı 27 Kasım 2008 tarihine erteleme kararı almıştı. Kararın üzerinden yaklaşık 4.5 ay geçmesine karşın mahkeme heyeti tarafından belirlenen bilirkişi ekibinin söz konusu üç kelimeden ibaret pafta numaralarının raporda düzeltilmemiş haline mahkemeye şuana kadar sunmaması üzerine dün saat 12 00 sıralarında OGG eski Yönetim Kurulu Manisa Celal Bayar Üniversitesi(CBÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Gökkuş, Sümerbank özelleştirmesiyle ilgili bilirkişilik yaptığı dava hakkında görüşmeye gelen Manisalı iş adamları Erdinç Yumrukaya ve Arif Koşar’ ın makamında kendisini tehdit ettiklerini ve masasını dağıtıldığını iddia etti.
Tehdit iddialarıyla ilgili açıklama yapan iş adamları iddiayı kabul etmedi. Erdinç Yumrukaya; “Biz hocamıza nezaket ziyareti için gittik. O sırada bilirkişilik yaptığı davayı konuştuk. Tehdit iddialarını kabul etmiyoruz” dedi.
Olay öğlen saatlerinde Saat 12.00 civarında meydana geldi. İddiaya göre , Sümerbank özelleştirmesinde araziyi satın alan Manisa Ortak Giriş Gurubunun (OGG) eski Başkanı ve şimdiki üyesi İş Adamı Erdinç Yumrukaya ile, yine OGG yönetim Kurulu Üyesi ve Manisa Ticaret Borsası Yönetim kurulu Başkanı Arif Koşar randevu alarak CBÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr Ümit Gökkuş’ı Muradiye kampusun daki makamında ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında Prof. Dr Gökkuş’ın Sümerbank arazisi ile ilgili mahkemenin talep ettiği bilirkişi raporu gündeme geldi. İşadamları Yumrukaya ve Koşar bilirkişi raporunun 4,5 ay geciktiğini öne sürerek bir an önce çıkartılarak mahkemeye iletilmesini istediler. Sonra ortam gerginleşti.
BENİ TEHDİT ETTİLER. CBÜ Mühendislik fakültesi Dekanı Prof. Dr Ümit Göktaş iddiasında işadamlarının kendisini “Mahkemede taraf mısın?” suçlamasıyla tehdit ettiklerini öne sürdü. Gökkuş şöyle dedi “ İşadamları randevu alarak makamıma geldiler. Gelir gelmez “Hocam direkt konuya girelim.” Diyerek bilirkişilik yatığım mahkemesi devam eden Sümerbank davasını gündeme getirdiler. Bilirkişi raporunun denen bu kadar geciktiğini sordular.Ben de kendilerine muhataplarının mahkeme olduğunu hakimlere sormaları gerektiğini söyledim.Bu sırada Erdinç Yurukaya ikram edilen bisküvileri masama fırlattı. Bisküviler masamın üzerine dağıldı. Ayağa kalkarak “Beni mahkemede taraf olmakla ve bilirkişi raporunu geciktirmekle suçladılar. Odamızda can güvenliğimiz yok. Odamda beni bilirkişilik yaptığım dava ile ilgili tehdit ettiler. Can güvenliğim yok. Bugünden sonra başıma bir şey gelirse onlardan bilinmeli. Yasal olarak hakkımı arayacağım. Jandarmaya suç duyurusunda bulundum ”dedi.
KOŞAR VE YUMRUKAYA “ BİZ TEHDİT ETMEDİK. İşadamları Erdinç Yumrukaya ve Arif Koşar tehdit iddialarını kabul etmediklerini söylediler. Ortak açıklama yapan iş adamları Dekanı duygusal davranmakla suçladılar. Arif Koşar kendisinin Üniversite Vakfının ikinci başkanı da olduğunu hatırlatarak “Benim böyle bir şey yaptığım düşünülemez. Biz kendisi ile bilirkişi raporunun neden geciktiğini konuşmak üzere randevulaştık. Mahkemenin Şubat 2008 tarihinde istediği bilirkişi raporunu Temmuz ayında verdiler. Onda da ada pafta isimleri yanlış çıktı. Temmuzda mahkeme sadece bunun düzeltilmesini istedi 5 ayı geçkin süredir mahkemeye göndermediler.27 Kasımda duruşma var biz de bilirkişi raporunu göndermeleri için konuşmaya gittik. Üniversitemizde bir hocamızı ziyaret edemeyecek miyiz.”dedi.
İşadamı Erdinç Yumrukaya’da kendisinin Bisküvileri fırlatmadığını belirterek “Hoca ile konuşup çay içtik. Bize bisküvi ikram etti. Konuşurken birden ayağa kalkarak adeta bizi kovarcasına hitaba başladı.Biz hocamıza nezaket ziyareti için gittik. O sırada bilirkişilik yaptığı davayı konuştuk. Tehdit iddialarını kabul etmiyoruz. Kendisine sadece basın toplantısı yaparak Manisa’nın böylesine hassas olduğu bir dava konusunda açıklama yapacağımızı söyledik kendisine hocam japonlar 4 ayda gemi inşaat ediyorlar biz ise bir raporun üç kelimesini düzeltmiyorsunuz neden bu dava uzatılıyor siz raporunuzu neden vermiyorsunuz diye soru sorduk ”dedi.
DEKANDAN ŞİKAYETÇİYİZ. İki iş adamı daha sonra Muradiye Jandarma karakoluna giderek kendilerinin manevi şahsiyetlerini zedelediği ve bu tür bir konu ile kendilerini basına kamu oyuna gündeme taşıyan ve odada kendilerine hararetler yapan CBÜ Mühendislik Fakültesi dekana Prof dr Ümit Gökkuşu dan davacı oldular. Arif Koşar “ işin sonunu kadar peşinde olacağız nezaket ziyareti yaptığımız profesörden CBÜ vakıf 2. başkanı ve sıfatı ile ziyaret ettiğim ve sadece bir konunun tesadüfen gündeme geldiği makamında hocanın bize yaptığı hareketlerden dolayı bizde şikayetçi olduk onun unvanı varsa benimde unvanım var “ dedi.



Manisa’nın yerel gazetelerinin bir kısmında
Aynı konu ile ilgili haberlere yer verilmiştir.
İmkânlarımız nispetinde sizlerle aktaracağız.

8 Kasım 2008 tarihli Hürriyet Gazetesi,
Aynı haberi, yerel gazetelerimizden daha açık
Ve daha doğru olarak duyurmuştur.

Hürriyet Gazetesinin haberinden bir cümle:
“Daha önce
5 Trilyon olarak bildirilen arazi değerinin
Aslında 63 Trilyon olduğu raporunu veren
bilirkişi heyeti…”

Yerel gazetelerimizin hiçbirinde
Bu konuya rastlayamadık!!!
Neden yazmamışlardır?
Elbette ki korkudan!...

Bu durum
Manisa’nın kaderine el koyduklarını gösterir.

Bilgilerinize ve vicdanlarınıza arz olunur.

Olayın perde arkası ve yorumu
YAKINDA.

Saruhan Gönül Dostları 8 Kasım 2008


* * * 
8 Kasım 2008 Hürriyet Gazetesindeki Haber: 

Bilirkişi dekana tehdit iddiası
İddiaya göre, olay dün 12.00 sıralarında, Sümerbank özelleştirmesinde araziyi satın alan Manisa Ortak Girişim Grubu’nun (OGG) eski Başkanı ve şimdiki üyesi Erdinç Yumrukaya ile yine OGG yönetim kurulu üyesi Manisa Ticaret Borsası Başkanı Arif Koşar’ın randevu alarak CBÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Rd. Ümit Göktaş’ı Muradiye kampüsündeki makamında ziyaret ettiği sırada meydana geldi. …
….
Göktaş, İşadamlarının  kendisini “Mahkemede taraf mısın?” suçlamasıyla tehdit ettiklerini öne sürerek, şöyle dedi:
“İşadamları randevu makamıma geldiler. Gelir gelmez ‘Hocam direk konuya girelim’ diyerek bilirkişilik yaptığım ve mahkemesi devam eden Sümerbank davasını gündeme getirdiler. …
….
Manisa Sümerbank Pamuklu Mensucat AŞ’nin özelleştirilmesi sonrasında küçük ortaklar ve dönemin Manisa Valisi Refik Arslan Öztürk’ün (Suratına B.k. adamlar yazımıza bakınız. SGD) karara itiraz ile özelleştirmenin iptali davası açıldı. 2. Sulh Hukuk Mahkemesi dava devam ederken, bilirkişi heyetinin söz konusu arazide inceleme yaparak yeniden bedel tesbiti yapmasını istedi. Bilikişi heyeti, özelleştirme kapsamında yaklaşık 5 Milyon YTL’ye Manisalı işadamlarına satılan fabrika ve arazının değerinin günümüz rakamlarına göre 63 Milyon YTL olduğunu bildirdi.…
Bu arada OGG, Sümerbank arazisini(yaklaşık üçte bir’lik kısmın. SGD)Hollandalı Redevco firmasına 20 milyon Euro’ya sattı. Mahkeme dava sonuçlanıncaya kadar paraya tedbir koydurdu….


8 Kasım 2008 KANAL 7 HABER
  
İşadamlarından dekana tehdit iddiası

07 Kasım 2008 19:55
CBÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Gökkuş, bilirkişi olduğu davayla ilgili işadamları Arif Koşar ve Erdinç Yumrukaya tarafından tehdit edildiğini ileri sürdü.
Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Gökkuş, bilirkişi olarak görev yaptığı davayla ilgili, Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Arif Koşar ile yerel gazete ve televizyon sahibi iş adamı Erdinç Yumrukaya'nın tehdit ve hakaretlerine maruz kaldığını ve suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Ümit Gökkuş, gazetecilere yaptığı açıklamada, kamuoyunda ''Sümerbank Davası'' olarak bilinen davada, arsa fiyat tespiti konusunda bilirkişi olması nedeniyle Arif Koşar ile Erdinç Yumrukaya'nın kendisini ziyaret ettiğini söyledi. Ziyaret sırasında tartıştığı Koşar ve Yumrukaya'nın tehdit ve hakaretlerine maruz kaldığını öne süren Prof. Dr. Gökkuş, ''Mahkeme öncesinde, raporumu hazırlamadan beni ziyaret ve taciz etmelerinin ne anlama geldiğini herkes tahmin etmiştir'' ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Gökkuş, durumu Muradiye Jandarma Karakolu yetkililerine bildirdiğini, hakaret ve tehdide maruz kaldığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Kalbinden rahatsız olduğunu belirten Prof. Dr. Ümit Gökkuş, daha fazla açıklama yapmak istemediğini ifade etti.
Basın mensupları ayrıldıktan sonra Prof. Dr. Gökkuş'a üniversitenin sağlık ekibinin müdahale ettiği bildirildi.
Bu arada, CBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Güzel, Prof. Dr. Gökkuş'u makamında ziyaret ederek olay hakkında bilgi aldı.
-KOŞAR VE YUMRUKAYA'NIN AÇIKLAMALARI-
Arif Koşar ile Erdinç Yumrukaya ise birlikte basın toplantısı düzenleyerek, Prof. Dr. Gökkuş'un iddialarının gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Yumrukaya, şöyle konuştu:
''Ziyarette, 'Sizden bir şey istemiyoruz. Zaten rakamlar belirlenmiş. Sadece sizden mahkemeye bilirkişi raporunu zamanında vermenizi istiyoruz' dedik. '5 ayda bilirkişi raporu mu verilir? Ada pafta numarasını 4 aydan bu tarafa düzeltemiyorsunuz. 4 ayda Japonlar gemi yapıyorlar hocam' dedim. Bu sözlerim üzerine hocamız hiç beklemediğimiz bir şekilde ayağa kalkarak 'Gidin bunu hakimlerle konuşun. Buraya niye geliyorsunuz?' diyerek çok sert çıkış yaptı. Bu şekilde öğrencilerine faydalı olamayacağını, misafirlere daha kibar davranması gerektiğini söyledim. Masa üstüne bisküvileri ben koydum, 'misafirperverlik bu değil' dedim. Daha sonra odasından ayrıldık.''
CBÜ Vakıf Başkan Yardımcısı olduğunu belirten Arif Koşar da Şubat ayından bu yana devam eden davayla ilgili Prof. Dr. Gökkuş ile görüştüklerini kaydederek, şunları söyledi:
''17 Temmuzda mahkemeye sunulması gereken bilirkişi raporunda adı geçen yerin pafta numarası yanlış yazıldığı gerekçesiyle duruşma 27 Kasıma ertelendi. Erdinç Yumrukaya ile dekanı makamında ziyaret ettik. Kendisine gayet nazik ve de kibar bir şekilde, bilirkişi raporunda öncekinde olduğu gibi herhangi bir yanlışlığa mahal verilmemesi ricasında bulunduk. Çünkü önceki duruşmadan bu yana yaklaşık 5 ay geçti. Kendisini asla tehdit etmedik ve hakaret etmedik. Raporda belirtilecek herhangi bir rakam da yok yanlış anlaşılacak. Sadece pafta numarası yanlış diye tam 5 ay zaman kaybettik.''
-SÜMERBANK DAVASI-
Manisa Sümerbank Pamuklu Mensucat Fabrikasını ve arazisini özelleştirmeden satın alan 47 iş adamından oluşan Manisa Ortak Girişim Grubu, 2005 yılında 3 milyon 750 bin dolar ve 2.5 milyon YTL SSK borcuyla satın aldığı fabrikanın arazisini kısa bir süre sonra, 25 milyon avroya Redevco firmasına satmıştı. Satıştan önce özelleştirmeye karşı çıkan eski ortaklar, satışın iptali ve tapu iptali için dava açmışlardı.
AA

////////////////////

YORUM:

Erdinç YUMRUKAYA ve Arif KOŞAR Mühendislik Fakültesini basarak, Dekan Sayın Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ’u makamında darp etmişlerdir.

Olay yukarıda anlattığımız gibidir. Bugün Manisa Yerel basınına yansıyan şekli ise Arif KOŞAR ve Erdinç YUMRUKAYA kaynaklıdır.

Daha önce duyduğumuz, fakat doğruluğuna pek ihtimal vermediğimiz, vermek istemediğimiz bir bilgiyi yetkililer ve ilgililerle paylaşmak istiyoruz. Çünkü bu bilgi, yaşanan son olay ile daha bir anlam kazanmıştır.

Şimdi olayların buraya gelişini, mevcut bilgilerimizle yorumlayarak, yetkililerin dikkatlerine sunma zamanı geldiğini düşünüyoruz.

Sümerbank davasında Mahkeme heyeti 15 Şubat 2008 Tarihli duruşmadan sonra Celal Bayar Üniversitesi’nden bilirkişi oluşturur. Bu bilirkişiler şunlardır:

--Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ (şu anda Mühendislik Fakültesinin dekanıdır)
--Prof. Dr. Bekir SOLMAZ (şu anda Mühendislik Fakültesinde öğretim üyesidir)
--Yard. Doç. Dr. Adem EREN (şu anda Mühendislik Fakültesinde öğretim üyesidir)

Mühendislik Fakültesi Dekanlığı yapmakta olan kişi, 14 Mart 2008’de 3 yıllık Dekanlık süresi dolduğu için görevinden ayrılır. Dekanlık Makamı yaklaşık bir ay kadar boşta kalır. 10 Nisan – 24 Nisan 2008 arası Dekanlık Makamına Sayın Rektör Prof. Dr. Semra ÖNCÜ vekâlet eder.

Bu arada Rektör Hanım YÖK’e Mühendislik Fakültesi’nin dekanlığı için 3 isim önerir.

--Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ (şu anda Mühendislik Fakültesinin dekanıdır)
--Prof. Dr. Bekir SOLMAZ (şu anda Mühendislik Fakültesinde öğretim üyesidir)
--Prof. Dr. Semra KAYAARDI (şu anda Mühendislik Fakültesinde öğretim üyesidir)

24 Nisan 2008’de de Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ YÖK tarafından atanarak dekanlık görevine başlar.

DİKKAT!!!

Mahkeme heyetinin bilirkişi olarak atadığı üç kişiden Adem EREN, Yard. Doç. Dr. olduğu için dekan olması mümkün değildir. Yani Dekan olmak için gerekli olan Profesörlük unvanına sahip değildir.
Diğer iki bilirkişi ise profesör unvanına sahiptir. Dolayısıyla dekan olabilirler…

Dikkat edilirse Mahkemenin tayin ettiği bilirkişilerin ikisi Rektör Hanım tarafından YÖK’e sunulan üç kişilik Dekan adayları listesinin ilk iki sırasındadır. YÖK mevzuatına göre Rektörler üç dekan adayı teklif etmek durumunda olduklarından, üçüncü aday Prof. Dr. Semra KAYAARDI bir nevi dolgu maddesi olarak sıralamaya konulmuştur.

Şimdi; daha önce duyduğumuz, doğruluğuna ihtimal vermediğimiz ve vermek istemediğimiz bilgiye gelelim. Bu bilgi Sayın CBÜ Rektörü’nün bu dekan adayları listesini Erdinç YUMRUKAYA ve Arif KOŞAR’ın isteği üzerine YÖK Başkanlığına teklif ettiği, onların da Ortak Girişim Grubu adına böyle bir ricada bulundukları idi.

Bu bir tesadüf müdür? Yoksa Sayın Rektör Hanım, Erdinç YUMRUKAYA ve Arif KOŞAR olayının içinde midir? Aralarında ne gibi bir bağlantı bulunmaktadır? Dekanlık, rüşvet olarak mı dağıtılmaktadır?

İddialara göre; YÖK ilgili Kurulunda yapılan oylama sırasında dekan adaylarından Prof. Dr. Bekir SOLMAZ’ın dilekçesi gündeme alınmış ve Sayın Bekir SOLMAZ’ın dekanlık istemediğini belirten bir yazısı okunmuştur. Bu sebepten olsa gerek yine iddialara göre birinci sırada aday gösterilen Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ 11 oy almış, üçüncü sırada aday gösterilen Prof. Dr. Semra KAYAARDI 10 oy almış ve Sayın Ümit GÖKKUŞ dekan olarak atanmıştır.

Şayet bu iddia doğru ise;

Sayın Bekir SOLMAZ’ı dekan olmak isteğinden vazgeçiren sebep nedir?

Acaba Sayın Bekir SOLMAZ bu olanlardan haberdardı da onun için mi dekan olmak istemedi?



Bu bilgilerin ve iddiaların yetkililerce araştırılması, Manisa içinde bir çeteleşmenin olup olmadığını, varsa hangi boyutlarda olduğunu ortaya çıkaracaktır.

SORULAR:

1. Yarın Gazetesi 8 Kasım 2008 tarihinde; “Yaşanan olayın ardından CBÜ Rektörü Prof. Dr. Semra Öncü’den Üniversitenin Dekanı Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ’u sahiplenecek herhangi bir açıklama gelmedi” diyor…
Hemen her konuda Üniversitenin sitesinde açıklamalarda bulunan SayınRektör Hanım’ın bu konuda hiçbiraçıklaması bulunmamaktadır. Bu da yukarıdaki yorumumuza haklılık kazandırmıyor mu?...

2. Manisa’nın ünlü ve saygın işadamlarının Üniversitemizle ticarî alışverişleri var mıdır?

3. Rektör Hanım bu işlerin neresindedir?


4. Rektör Hanım’ın örtülü ödeneğinin, Sümerbank Mahkemesi sanıklarından Erdinç Yumrukaya ve Arif Koşar ile ilişkisi var mıdır? (Manisalılar, trilyonların hesabını ne zaman sorabilecek?)

5. Dekanlığa yapılan bu saldırıyı, sade bir vatandaşımız yapmış olsaydı, şu an ne durumda olurdu? Rektör Hanım nasıl tutum takınırdı?

6. Çok ünlü eski Rektörümüz Tuna Taner Beyefendinin sesi çıkmıyor. Acaba neden?...

7. Erdinç Yumrukaya ve Arif Koşar, Dekan Bey’e OGG (Kırk Haramiler) adına mı yoksa kendi adlarına mı gitmişlerdir?...

8. Arif Koşar niçin Üniversite Vakfının, önce başkanlığa daha sonra da Nuri Sorman başkanlığındaki yönetimde ikinci başkanlığa getirilmiştir?...

 9. Mahkemenin bilirkişi atama tarihi ile Rektör Hanım’ın Dekan adayları teklif tarihi arasında bir irtibat var mıdır? Teklif edilen 3 ismin, mahkemenin atadığı bilirkişi isimleriyle benzerlik arz ediyor olması tesadüf müdür?...

  10. Mühendislik Fakültesi’nde şu anda dekan olarak atanabilecek kadrolu 10 profesör bulunmaktadır. Sümerbank Davasının Bilirkişileri olan 2 profesörün YÖK’e gönderilen 3 isim arasında ilk iki sırada teklif edilmesi akıllara ne getiriyor?!!



Son söz:
Akılları sıra,
Dekanlığı rüşvet olarak düşünmüşler
Ve diyetini istemişlerdir.
Fakat
Bilim adamı Prof. Dr. Ümit GÖKKUŞ
Haysiyetli çıkmıştır.
Mesele,
Haysiyetsizlerle haysiyetlilerin
Kavgasıdır.

* * *
Manisa’da Devlet Memurlarını
Hatta Valilerimizi bile
Maymuna çevirmek isteyenlerKimlerdir?

---------------------------------


* ŞİMDİ BİR HATIRA*

25 Mayıs 1960 günü, Başbakan Adnan Menderes,
Sümerbank Pamuklu Mensucat Fabrikasının
Açılışını yaptıktan sonra,
Hükümet Konağı’nın
Hatuniye Camii’ne bakan balkonundan,
Cumhuriyet Meydanında toplanmış
Mahşerî kalabalıklara konuşuyordu.

Meydan Bayram yeri gibiydi.

Merhum MENDERES,
Mayıs güneşinin yakıcı sıcağının altında konuşurken,
Şakaklarından süzülen terleri silmek için
Cebinden beyaz bir ipek mendil çıkardı.
Terini silerken,
Meydandaki kalabalıkların tamamını
Kalbine yerleştirerek şöyle sesleniyordu:

- Sevgili Milletim!
-Bu ter sizin içindir!!!
-Bu Fabrika, yalnız Manisa’da
30 bin aileye ekmek kapısı olacaktır.
-Sümerbank Fabrikası’na karşı çıkanlar kahrolsun!
(O zaman CHP’liler karşı çıkıyordu)
-Bu ocağı söndürenlerin ocakları sönsün!!!

//////////////////

Rahmetli Adnan Menderes’in sözüyle:
Bu Fabrikayı yok edenlerin
Ocaklarının söneceği görülecektir.
Bu beddua size yeter.



Not:

Konuyla ilgili ismi geçenler:

1. Erdinç Yumrukaya:
70 trilyonluk gayrimenkul değeri olan
Ve Açılışını Merhum Menderes’in yaptığı
Tekstil Fabrikasını,
Manisa’nın ünlü “Türk Büyüklerinin”
Yardımı ve öncülüğünde, “47 Girişimci” ortakla,
Büyük fedakârlık göstererek(!),
-Aralarında 50’şer milyon toplayarak-
3,5 trilyona “kapatan” “40 Haramilerin”
Öncüleri ve sözcülerinden birisidir.
Kendileri ayrıca
Manisa’nın “İlk ve tek Televizyonunun”
Ve yerel iki gazetesinin sahibidir.
Halk, bu yüzden kendisine:
“Manisa’nın Aydın Doğan’ı” der…
“Ofis Home” un sahibidir.
(Büro Mobilyası Mağazası deyip geçmeyin;
Bu bölgenin bütün STK’ları,
Rotary ve Lions dernekleri, mutlaka mağazayı gezerler.
Bütün İl Müdürleri gezmek zorundadırlar.
Değilse ya zevksizlerdir, ya da dayak yememişlerdir…
-Şaka, şaka… Ciddiye almayın.-
Bonkörlüğüyle tanınmış bir işadamımız olduğu için
Ziyaretlerinde asla eli boş gitmemesi gerektiğinden
Kendisi için böyle bir mağaza zorunluluktur netekim… )
“Gediz Ovası’nın ağalarındandır…”

2. Arif Koşar:
Ünlü Maniazadelerdendir.
(Kısaltılmışı: Mani. “Manisa’yı çok seven” anlamına gelir…)
Manisa’nın yetiştirdiği “Türk Büyüklerinden” biridir.
 Belediye ondan sorulur.
Manisaspor ondan sorulur.
Vestel ondan sorulur.
Hayvancılık ondan sorulur.
Üniversite ondan sorulur.
Çırçır, pamuk, üzüm ondan sorulur.
(Bu sezon kuru üzüm borsasının 1.400’le açılmasını
Üreticilerimiz, kendisine borçludur!!!)
“Kırk Haramilerin” organizatörlerindendir.
Diplomatik ve stratejik görüşmelerden sorumlu
Yönetim kurulu üyesidir.
(Ankara’daki “Türk Büyükleri” ile görüşmeler ondan sorulur.)
 Manisalı’nın hürmetini esirgemediği,
Dini bütün, saygın bir kişidir.
(Ham dı, sohbet meclislerinde pişti ve “hiç”lik makamına kadar yükseldi.
Halkımız o yüzden kendisine “Hiç Arif” diye hitap eder.)
Acayip girişimci bir Mania sa aşığıdır…
Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi ve
Manisa Ticaret Borsası Başkanıdır.
”Gediz Ovasının ağalarındandır…”

*
Hey gidinin Hiç Arif’i…
Ayaklara düşürdün bu işi.
Değer miydi?
Ne olacak şimdi?

Manisa sokaklarında;
Birilerine,
“Git şu Dekanın ayaklarına sık, gerekeni yap, korkut…”
Diyerek tembihlerde bulunduğun konuşuluyor.
Söyleniyor işte,
Milletin ağzı torba değil ki büzesin.
Bütün bunlara değer miydi Hiç Arif?

Arkadaşını da ne hallere düşürdün bak.
Senden geri kalır tarafı kalmadı.
Yılların gazeteci arkadaşları
Birbirlerine neler yazıp çizmeye başladılar.
İnternet sitelerinde, kahve köşelerinde
Neler konuşulduğunu bir duysanız…
Daha geçenlerde,
Bıçaklandığı, korkudan hastaneye bile yatamadığı
Konkordato ilan ettiği ama kabul edilmediği,
Sıkışınca Üniversiteden milyarlarca liralık
Bağış gibi ihale aldığı…vs, vs.
Ne oldu şimdi Hiç Arif?...
Değdi mi?..

Bu Vatan ve bu Millet  size neler verdi,
Siz bu Vatana ve bu asil Millete neler yaptınız?...
Değdi mi?..
Ne oldu şimdi?...



Başka not yok!!!


Saruhan Gönül Dostları 8 Kasım 2008
manisadirilis.net 

*** 

İSTİDLÂL

Milletimizin anlamadığı bir şey var.
Bu vatanda zengin olanlar,
Bunca servetlerine rağmen
Yaşadıkları ortamı
Niçin kirletiyorlar?

Haydi anladık,
Fakir, işsiz, dar gelirlilerimizin
Mazereti var.
Zenginlik, vatanını kirletmek için midir?

Sermaye, alt kültür insanların eline geçtiyse,
O vatan çekilmez olur.

Ah benim üniversitelerim,
Artık kaldırımdan yönetiliyormuş meğer.
Kaldırım kültürüyle üniversite olur mu?
Sokak kültürüyle üniversite olur mu?
Tüccar kafasıyla üniversite olur mu?...

İnsanlık tarihi boyunca devletler,
Alt kültürün eline geçtiyse
Mutlaka çökmüştür.
Alt kültür mensuplarının egemen olduğu
Devlet düşmanlığı,
Gerçek düşmanlardan daha zararlıdır.
Bütün düşmanlar bir araya gelse
Alt kültür insanının
Devletine verdiği zararı veremez.

Bir devlet, bir şehir veya bir üniversite
Uganda, maganda, zonta
Alt kültürlerin eline geçerse
Olacağı budur.

Osmanlı Devletini,
Üst kültür kurdu.
Uzun yaşamasının sebebi de
Üst kültürün yönetiminde bulunmasıdır.
Ne zaman ki alt kültürlerin eline geçiyor,
Osmanlı Devleti çökmüştür.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini de
Osmanlı’nın yetiştirdiği
Üst kültür mensupları kurmuştur.
Zamanla Cumhuriyetimiz
Alt kültür mensuplarının eline geçtiyse,
Yok oluş kaçınılmazdır.

Bu konular
Çok sağcı olmak, çok solcu olmak,
Melankolik solcu olmakla;
Çıfıt fantezisiyle ortanın sağı, ortanın solu,
Merkez sağ, merkez sol diyerek
Konuşmakla olmaz.

Osmanlı,
Hamamcı Kabakçı Mustafa isyan ettiği zaman
Alt kültürlerin eline düşmüştür.
-Koca Osmanlı’yı, bir hamamcı yönetir hale gelmiştir-

Cumhuriyetten kısa bir süre sonra,
Atatürk’ün ölümünün hemen ardından,
Demokrasi bahanesiyle
Devlet yine Kabakçı’nın eline
Geçmiş midir, geçmemiş midir?...
Sağcı olsanız ne olur?
Solcu olsanız ne olur?...

Milliyetçi olsanız ne yazar?
Demokratik olsanız ne yazar!!!

Dönüp dolaşıp aynı yere geldik.

Görmüyorsanız gözünüz kör olsun.

Son söz, millî vicdan’ın olsun,
Artık Atasözlerimiz konuşsun:

-“Sonradan görme, gâvurdan dönme”

-“Sonradan görme kuldan,
Buluttan çıkma günden korkulur” 

-“Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır.”

-“Şeytanla saman eken, sapını alır.”

-“Rüşvet kapıdan girince insaf kapıdan çıkar.”


Saruhan Gönül Dostları 9 Kasım 2008
manisadirilis.net 

* * *
10 Kasım 2008
Gazi Mustafa Kemalimizi anarak
Gündeme dair not:

Biz kimin haklı olduğu, kimin suçlu olduğu konusunda
Hüküm yürütmeyiz.
Bazı alt kültür insanlarının, hemen ortaya atılarak,
Darbukacı Nariye gibi konuşması:
“Falanca suçlu, feşmekan suçsuz..”
“Her ikisi de suçlu”
Diyerek Hâkimlik görevini yürütmeye kalkması
Ne zavallı bir davranıştır?...
Böyle yaparak, bir hamlede
Hâkimlerimizin ve Cumhuriyet Savcılarımızın
Görevlerini çalıyorlar.

Biz ilim yapıyoruz, bilime saygılıyız.
Biz olayları
Ve olayların karşısında davranışları tahlil ederiz.
Yargı Hâkimlerimizin işidir.
Saygılarımızla…

Saruhan Gönül Dostları 10 Kasım 2008

* * * * * * *

Manisa Barosu’ndan,
Manisa’nın vicdanı yok mu diye soranlara
Yürekli bir ses:

Bilirkişi olan dekana saldırı iddialarına Manisa Barosu’ndan tepki:“Yargı bağımsızlığına yapılmış bir saldırıdır” 
        
Tuncer KARAYILAN
         CELAL Bayar Üniversitesi (CBÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Gökkuş’un geçtiğimiz hafta Cuma günü bilirkişi olduğu dava ile ilgili işadamları Arif Koşar ve Erdinç Yumrukaya tarafından darp edildiğini iddia etmesinin ardından konu ile ilgili Manisa Barosu basın açıklaması yaptı. Yaşanan olayın yargının bağımsızlığına müdahale olduğunu söyleyen Manisa Baro Başkanı avukat Fadıl Ünal, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz hafta Cuma günü yerel ve ulusal basından öğrendiğimiz CBÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Gökkuş’un bilirkişi olduğu davayla ilgili işadamları tarafından tehdit edilmesi olayını üzücü buluyoruz. Yaşanan olay yargı bağımsızlığına müdahaledir. Bilirkişi kurumuna yönelik olarak yapılan bu saldırıyı Manisa Barosu olarak kınıyoruz. Bilirkişi kurumunun zedelenmemesi gerekiyor. Olayın yargıya intikal etmiş olması nedeniyle isimler ve şahıslar üzerinde durmayacağız ancak Manisa Barosu olarak bilirkişi kurumunun korunması gerektiğini düşünüyoruz” 
diye konuştu.


*
Yıllardan beri Manisa
İlk defa gerçek bir Baro Başkanına kavuştu.
Manisalı hukuk savaşçısı avukatlarımızı da,
Üstelik devletten maaş almadan
Hukuk savaşı veren Manisalı avukatlarımızı da
İlimizi böyle bir hukuk önderine kavuşturdukları için kutluyoruz,

Şükranlarımızı arz ediyoruz.

* * *

Manisa, eski fakat eskimemiş Milletvekillerimizden
Sayın İsmet Turhangil,
Şerefli Dekanımız
Sayın Ümit Gökkuş Beyefendiyi ziyaret ederek,
Hem Manisa’mız, hem de
Manisadirilis.net sitesi adına
Geçmiş olsun dileklerinde bulunmuş,
İki işadamının yaptığı “ayıptan” dolayı,
Bütün hemşerilerimize vekâleten,
Kendisinden özür dilemiştir.

Sayın İsmet Turhangil Beyefendiye
Teşekkür ve saygılarımızı arz ediyoruz.

Saruhan Gönül Dostları 11 Kasım 2008


* * *

“Güzide Üniversitemiz”
Olay ile ilgili açıklama yaptı:

Manisa’nın Kan Hafızasına
İthaf olunur:


T.C.
Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğü
BASIN DUYURUSU

7 Kasım 2008 tarihinde Üniversitemiz Mühendislik Fakültesi Dekanlığında gerçekleşen üzüntü verici olayın, öncelikli yönü Üniversitemiz Onuru ve Özerkliğinin, Üniversiteli olan ve olmayan herkes tarafından özenle ve duyarlılıkla korunmasıdır. Bu açıdan belirtilen konunun, Üniversite Yönetimi ve Dekanlıkla ilgili olmamakla birlikte, Fakülte Dekanlık makamında,
İlimizin iki tanınmış kişisi
ile
Dekanlık görevini yürüten bir öğretim üyemiz
arasında,
bazı imalar ve ithamlar içinde
geçmesi nedeniyle, Üniversitemiz açısından önemsenmiş, üzücü bulunmuş ve Üniversite tarafından Akademik Özgürlük ve Üniversite Onurunun korunmasında duyulan titizliğin, toplumumuzla paylaşılması yönüne gidilmiştir.

7 Kasım 2008 tarihinde Üniversitemiz Mühendislik Fakültesinde yaşanan olayla ilgili olarak, olayın hemen akabinde Rektörlüğü temsilen bir Rektör Yardımcısı tarafından durum saptaması yapılması ötesinde, olayı izleyen ilk iş gününde, bir İdari İnceleme başlatılmıştır.

Değerli Kamuoyuna saygıyla bildirilir.


*

 “İdarî inceleme başlatmış” mış.
Sen kendi elemanların hakkında ancak
İdarî soruşturma açabilirsin.
Dışarıdan birilerine
İdarî inceleme başlatamazsın.
Suç duyurusunda  bulunursun!..

Dışarıdan gelmişler,
Üniversiteni basmışlar,
Dekanını tehdit etmişler;
İdari soruşturmadan bahsediyorsun…

Ne demektir bu?...

Eşkıya,
Senin himmetinle
Dekan odası basacak,
Olaydan sonra da senin makamına sığınacak
Ve sen ‘İdarî inceleme’ başlatacaksın!!!
Kargaları güldürmeyin!...

*
Şu Üniversite yönetiminin
“Be have you” dürtüsünü inceleyecek
Bir Allah’ın kulu bilim adamı yok mudur?...


Saruhan Gönül Dostları 12 Kasım 2008


* * *

25 Bin öğrencisi,
Yüzlerce Öğretim Görevlisi bulunan
Celal Bayar Üniversitesinde
Toplumbilim ünitesi olmadığına göre
Toplumsal olayları inceleme
Ve davranış bilimi yapma görevi,
Manisa’nın esnafına
Ve köylüsüne kalmış durumdadır.
Davranış Bilimi görevimizi kendimiz yapacağız.
Tüm esnaf arkadaşlarımıza hayırlı olsun…

Saruhan Gönül Dostları 14 Kasım 2008


NETİCE-İ İSTİDLÂL

KANUNA KARŞI HîLE
-Hukuksuzluğa şerbetli olmak-
-Kanunsuzluğa şerbetli olmak-

Bütün bu gelişmeler sebebiyle,
Nasıl bir davranışla
Karşı karşıya kalmış bulunuyoruz?
Bize kanun işlemez” sözü,
Bize kurşun işlemez” sözüyle aynıdır.

1930 Yılında
Menemen’de isyan eden sahte Derviş Memed,
Kubilay’ın kuru sıkı fişeklerini fark edince,
Bundan cesaret almış,
Böylece azgınlaşarak
Biz şerbetliyiz, bize kurşun işlemez” demiştir.

Sonuçta Derviş Memed
Kendini ve arkadaşlarını,
Kubilay’ı ve 2 masum bekçiyi
Katlederek öldürmüştür.
Sonuçları itibariyle
Menemen’i de mahvetmiştir.

Bu güne gelelim:

Bu gün de kanuna karşı
“Şerbetli” olanlar yok mudur?

Bu kez,
“Bize kurşun işlemez” diyen
Yeni Derviş Memed çeşitlemelerini görüyoruz.

O gün Kubilay kuru sıkı atmıştı,
Bu gün de
Kanun adamı
Hâkim ve Savcılarımız kuru sıkı atarsa;
“Bize kanun işlemez”
“Bize kurşun işlemez” diyenler iyice azacaklar,
İlimizi mahvedeceklerdir.
Dolayısıyla
Kubilay’ın kuru sıkısından sonra
Sahte Derviş Memed
Dönüp Kubilay’ın kafasını kesmişti;
Bugün de adalet kuru sıkı atarsa
Elbette ki yeni Devriş Memedler
Adaletin de kafasını keseceklerdir…

Hem kendilerini hem de İlimizi mahvedeceklerdir!...

Menemen Olayı’nın hakiki mesulü,
Kuru sıkı atan Kubilay’dır.
Bakalım bugün
Kuru sıkı atan Kubilay
Kim olacaktır!!!


Saruhan Gönül Dostları 14 Kasım 2008
Manisadirilis.net



* * *


Okuyucularımızın notu:

Manisa’da her nasılsa toplam olarak
10 Parlamenter var.
Ama bütün bu olayların arkasından
Hiç sesleri çıkmadığına göre
Kendileri Milletvekili değil,
Parlamenterdirler.

Hangi partiden olurlarsa olsunlar,
Bir birlerine ne kadar çok benzemektedirler.


Okuyucularımızın yoğun uyarısıyla:

Bu şehirde hiç Milletvekili yok mudur?...

Millet isyan ediyor.
Millet kendilerini Milletvekili olarak seçmiştir.

Gidip Parlamenter(!) oldunuz…


Saruhan Gönül Dostları 15 Kasım 2008


* * *


İBRET-İ ÂLEM İÇİN BUYURUN:

-Yarası olan gocunsun.-



güncellenme zamanı 10.03 | 17.11.2008

Rektör gözaltında


 
KONYA Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi, merkezi Konya'da bulunan Okyanus Şirketler Grubu'na yönelik olarak gerçekleşen 'Okyanus' operasyonun 3'üncü dalgasını da bu sabah gerçekleştirdi. Aralarında, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Süleyman Okudan, Konya Vakıflar Bölge Müdürü İbrahim Genç'inde bulunduğu 30 kişiyi gözaltına aldı. Okyanus Operasyonu'nun 2'nci dalgasında geçtiğimiz 24 Eylül günü yapılan operasyonda Okyanus Şirketler Grubu Başkanı Nusret Argun'un da aralarında bulunduğu 41 kişi gözaltına alınmış, 21 kişi de tutuklanmıştı.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi, Okyanus Operasyonunun 3'üncü dalgasını da bu sabah gerçekleştirdi. Aralarında, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Süleyman Okudan ve Konya Vakıflar Bölge Müdürü İbrahim Genç, Numune Hastanesi Başhekimi Dr. Rıza Sarıpabıççı, Tıp Fakültesi Hastanesi Başmüdürü Atilla Çalışkan'ın da bulunduğu 30 kişi gözaltına alındı. Sabah saat 05.00'da eş zamanlı olarak gerçekleştirilen operasyonda Rektör Okudan, Meram İlçesi Yeni Yol Üzerinde Eğitim Fakültesi Kampusu'nda bulunan ve rektörlük lojmanı olarak kullanılan villada gözaltına alındı. Polis yetkilileri, operasyonun sürdüğünü, şüphelilerin sağlık kontrollerinin tamamlanmasının ardından sorgularına başlanacağını bildirdi. Bu arada, gözaltına alınanlardan 15'ni saat 08.00'da Numune Hastanesi'ne getirilerek, sağlık kontrolünden geçirildi. Aralarında Rektör Okudan'ın da bulunduğu diğer şüphelilerin de hastaneye getirilmesi bekleniyor. Operasyonda, gözaltına alınan zanlıların ev ve işyerlerindeki bazı evraklara ve bilgisayarlara el konulduğu öğrenildi. Konya Numune Hastanesi'ne getirilerek sağlık kontrolünden geçirilen şüphelilerden bazılarının görüntü almaya çalışan basın mensuplarına gülümseyerek "Arkadaşlar beni meşhur edeceksin." demesi dikkat çekti.

REKTÖRE ÖRGÜT YÖNETİCİLİĞİ SUÇLAMASI
Polis kaynakları Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Süleyman Okudan'ın 'Örgüt yöneticisi' olmak suçlamasıyla şüpheli olarak gözaltına alındığını açıkladı. Okyanus Grubu'nun, Selçuk Üniversitesi'nin yaklaşık 12 yıldır yeni tıp fakültesi inşaatı, yemek, güvenlik, tıbbi malzeme gibi ihalelerinin bir çoğunu kazandığı biliniyor.

PROF. DR. KUTLU GÖZALTINA ALINMADI
Gözaltına alınanlar arasında Selçuk Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr. Abdurrahman Kutlu'nun bulunmadığı bildirildi.
Halen Başkent Üniversitesi Konya Uygulama ve Araştırma Merkezi Merkez Müdürü olan Prof.Dr. Abdurrahman Kutlu’nun avukatı Hüseyin Öğüt, yaptığı açıklamada Kutlu’nun gözaltına alınmadığını, bazı internet sitelerinden yer alan haberin yanlış anlamadan kaynaklandığını belirterek, “Selçuk Üniversitesi eski rektörü ve Başkent Üniversitesi Konya Uygulama ve Araştırma Merkezi Merkez Müdürü Prof.Dr. Abdurrahman Kutlu’nun gözaltına alındığı yönünde çıkan haberler asılsızdır. Prof. Dr. Kutlu, görevininin başındadır. Operasyonla ilgili hiçbir bağlantısı yoktur. İfadesine de başvurulmamıştır” dedi.

Okyanus Oyerasyonu
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi, Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı Nusret Argun'un yaptığı Okyanus Şirketler Grubu'na yönelik ilk olarak 26 Nisan 2008 tarihinde operasyon düzenledi. Operasyon, Afyonkarahisar, Karaman, Kütahya, Eskişehir, Nevşehir, Antalya , Bartın, Kahramanmaraş, Isparta, Adıyaman ile Konya'nın Seydişehir, Akşehir ve Ereğli, Afyonkarahisar'ın Dinar, Bolvadin, Isparta'nın Eğirdir İlçesi'nde eş zamanlı olarak gerçekleşti. Operasyonda Tıbbi malzeme, temizlik, güvenlik, yemek ve 12 ilde doğalgaz dağıtım ihalelerine giren firmaya yönelik olarak, 'Suç örgütü kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet vermek, tehdit, baskı, şantaj, sahtecilik,' suçlamasıyla, şirket çalışan ve yöneticilerinin ev ve işlerlerindeki tüm evrak ve bilgisayarlara el konuldu.

Ardından Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla 24 Eylül 2008 tarihinde yapılan ikinci operasyonda, Okyanus Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Argun, Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Müdürü Dr. Mustafa Mete, Okyanus Şirketler Grubunun İnsan Kaynakları Uzmanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Konya Şubesi Başkanı Arif Aytürk ile birlikte 63 kişi gözaltına alındı. Aralarında Nusret Argun, Dr. Mustafa Mete ve Arif Aytürk'ün de bulunduğu 21 kişi Adana'da çıkarıldıklarını mahkemece tutuklandı.

KONYA(DHA)
MİLLİYET
*
Yorum yok!...

Saruhan Gönül Dostları 17 Kasım 2008



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder