9 Ekim 2011 Pazar

MİDESİ BULANANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME...


MİDESİ BULANANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME...

i
10, 20, 100 …
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Henüz mideniz bulanmadıysa, değerlendirelim.

Hayatımızın bütün alanlarında alçakça oyunlarla karşı karşıyayız yıllardır...

Milli duygular içinde, milli heyecanları kuşanıp, milli projeler üzerine yoğunlaşmamamız için ‘milliyetçi’ partiler kurdular. Yeter ki millet, kendi milletini sevmesin, milliyetçi olmasın… İstiklâl sorgulandı, bağımsızlık sorguland, Millet sorgulandı, devlet sorgulandı, bayrak sorgulandı  tıs yok! Hele son otuz yılda 50 bin şehit verdik, ne bir projeleri var ne de söyleyecekleri bir söz! Çeneleri tutulmuş, bön bön bakıyor ahlaksızlar!...

Bu ülkeye bağlılığımızdan, Cumhuriyete olan inancımızdan, İstiklâl Harbine olan hürmetimizden enerji fışkıracaktı, heyecan fışkıracaktı, ülkü fışkıracaktı, gayret fışkıracaktı ama bu çok tehlikeliydi(!)… Hemen bir ‘Cumhuriyetçi’ parti kurdular. Cumhur bitmiş, Cumhuriyet felç, ‘Cumhuriyetçilerden’ tıs yok!... NATO’ya girilirken isyan etsene! AB-ABD-İMF ye secde edilirken gökkubbeyi başlarına yıksana!... Ve en son Libya’ya haçlılarla birlikte gidilirken Pinokyo gibi fingirdiyor utanmazlar!...

Müslüman idik. İnançlarımız neyi emrederse ona uyardık. İktiklâl Harbi böyle kazanılmıştı. Emperyalistler bu coğrafyadan bu inançla kovulmuştu. Yeni devletimizde her şeye yeniden başlayacak, yeni hedeflere doğru yelken açacaktık. Zulme asla müsaade etmeyecektik. Kimse kimseyi sömürmeyecek; İşçi, alın teri kurumadan karşılığını hakkıyla alacak, komşusu aç iken kimse tok yatmayacaktı. Saltanat süremeyecekti iktidarlar. Adaletle hükmedeceklerdi. Yolsuzluk, rüşvet, iltimas yeşermeyecekti bu topraklarda… Olur mu hiç... Siyasal İslam’ı devreye soktular hemen. Ak’lı, kara’lı her çeşidinden ‘İslamcı’ partiler girdi devreye… Bunların en hormonlanmışı, Afganistan’da Müslüman öldürürken ‘nafile ibadet’ sevabı kazanıyor gibi azmış. Çanakkale’de savaştıklarımızla beraber İslam coğrafyasını hallaç pamuğu gibi atma işini yüklenmiş, sanki ‘hacca gidiyor’ münafıklar!...

Tarihe kaydettiğimiz altın sayfalarımızı hatırlamasın, birlikte yenidünyalar inşa etme düşleri kurmasın diye Kürtlerimizi de keklediler… Manisa’nın ilk İstiklâl şehitlerinden Kürt Ali Efe’ye inat, yedi düvelle savaştığımız yedi cephede şehit Kürtlerimize inat Kürtçü partiler kurdular. Ve yüz yılın işbirlikçiliği damgasıyla yavaş yavaş tüketiyorlar… Hergün canlar yanıyor, ortalık kan gölüne dönmüş, partilerinden ‘höst!’ diyen, ‘tabanlarından’ ‘tıs’ diyen yok! Haysiyetsizler, şahsiyetsizler, insafsızlar!...

Atatürk’ü ve yaptıklarını sevmeyelim diye Atatürkçü partiler, dernekler kurdular.
Milli duygularla beslenmeyelim, milliyetçilik yapmayalım diye milliyetçi partiler kurdular. Dinimizi tam öğrenirsek büyük tehlike oluştururuz diye sahte İslamcı partiler kurdular. Kürtlerimizi kullanabilmek için Kürtçü partiler kurdular...

Yetmedi… STK dedikleri ucubelerle alttan alta bu sahte ideolojilerine taban yaptılar. Tarikatlarla beslediler her iki tarafı. Böyyük partilerinde ‘uyananları’ kafesleyerek ‘küçük partiler’ kurdurdular, kadro yetiştiler ‘büyüklere!..’
‘Dönme dolapları’ tıkır tıkır işledi.Bizler dişlilerin arasında öğütülmeye, ‘seçilmişlerimiz’ köpek dolaplarının başında  kasılmaya devam ettiler…

Kendimize gelmememiz için, akletmememiz için, yeni bir gelecek düşleyemememiz için kurulmuş boş, çirkin, iğrenç tuzaklarmış hepsi. Bu ‘ideolojiler/iddialar’ uğruna nesillerimizi heba ettik, bütün enerjimizi tükettik…


Ve sonuç;

Bir milyon “güvenlik görevlisi” ile, 50 bin kayıp verdiği halde, bir “terör örgütünü” bertaraf edememek nasıl bir şeydir?
Biz bu devleti ortalama 80 bin kişilik ordu ile, 30 Ağustosta, sadece 730 şehit vererek, aynı zamanda 20 bin gavur’u öldürerek kurmadık mı?
Şimdi sadece asker sehidimiz 20 bin.
Hangi meydan muharebesini verdiniz şerefsizler?

Bunca ızdıraba rağmen, inadına yaşanan şımarık hayatlar.
Sırtını emperyalist eşkıyalara dayayan ukala bilgiçler.
Uzayda yaşıyormuşcasına  hayat süren leşler …

Yalandan bir dünya kurdunuz.
Her şey yalanmış… “Türk ordusu”…. “Türk Polisi”…. “Güvenlik Görevlileri”, “Demokrasi”, “Milli Eğitim”, “kalkınma” “Anayasa”, “İktidar”, “Muhalefet”… Hepsi yalan…

İslam’ın sancağını dalgalandıran bir neslin torunları bugün 1 milyon Diyanet Mensubuyla ‘münafık’ bir topluluğu andırıyor. Her şeyiniz gibi “Dini” hayatınız ve öğretiniz de yalan.

16 bin hâkimimiz- savcımız var. Hepsi yalanmış.
550 vekilimiz var, tamamı yalanmış. ‘Parlamenter’ olmuş hepsi…
İşçi hakları savunucusu(!) sendikalarımızın tamamı yalanmış.
İşverenler örgütlenmiş Tüsiad-Müsiad, hepsi yalanmış.

Basının tamamı  “Volkan”,  yazarlarının tamamı Ali Kemal olmuş; hepsi yalan..
‘Sorun’larımızın tamamı bir proje, bir kurgu.
‘Türban’        yalan
‘Kürt’             yalan
‘Alevi’            yalan
‘Sağ-sol’        yalan
‘Libarel’         yalan
‘Milliyetçi’      yalan
‘Atatürkçü’     yalan
‘Laik’               yalan

Yalan dünyalarınızın esiri ettiniz bizi. Manisa’yı ‘Tarzan Manyağı’ yaptığınız gibi bütün milleti ‘sendromlu’ hale getirdiniz…
Futbolunuz yalan, dizileriniz yalan, yazılarınız yalan…
Devletiniz yalan, siyasetiniz yalan.
‘Yasama-yürütme-yargı’nız yalan, ‘ordunuz’ yalan…
Her şeyiniz yalan…

Ve sonuna geldik.
Yalandan kurduğunuz dünya ortada…
‘Tufan’ geliyor…
Havanın kasvetinden okunuyor kıyamet.
Neye müstahaksa onu görecek ‘Millet…’

Kimse hayalî masal dünyasını gerçek sanmasın.
Millet de yalanmış!...

Hepsi bir oyunmuş,
İsyan ediyorum!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder